KUMAŞ TASARIMI
 TEKSTİL TASARIMI
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

DOKUMA ÜRÜNLERİ OLUŞUMUNDA TASARIMCININ SORUMLULUKLARİ.

 

Tekstil; İnsan yaşamının başlangıcından sonuna dek, varlığını önemle sürdürebilen bir olgudur. Yaşamın her döneminde birey tekstil ile ilişki kurmaya, bütünleşmeye, gereksinme duymuştur.

Tekstil ürünü çoğu zaman, kullanıcısına; salt işlevsel gereklerin ötesinde; mutluluk, sevinç, kendine güven gibi duyumları kazandırmıştır. Bireyin; seçme, beğenme, karar verme gibi kişilik oluşum değerleri gelişiminde, tekstil ürünleri, önemli

bir sorumluluk üstlenmişlerdir. 

 

1550-1780 dönemi tekstil sanatlarında gözle görülür değişim ve gelişimler dönemiydi. Yünde, ipekte ve ketende kurulan endüstriler kuruldukları ülkelerde ve dünyanın geniş bir bölümünde geniş bir pazara ulaşarak gelişti. Nüfus artışı ile birlikte yaşam standardının genel yükselişi kumaş endüstrisi üzerine büyük bir etkiye sahipti. Bu dönemde ev tekstillerinin artan bir tüketimi vardı. 17. Ve 18.y.y. arasında , lüks ve konfora verilen büyük önem nedeniyle perdelik ve döşemelik gibi ev tekstillerinde büyük bir değişim oldu. Perdelik ve döşemelikleri, çeyiz amaçlı çarşaf,masa örtüsü,peçeteler ve diğer benzeri ürünleri içeren lüks tekstillere olan talep sadece kraliyet erkanı ve soylulardan değil orta sınıftan da gelmeye başladı. Yatak askıları,ipekli duvar askıları ,halı masa örtülerine ilave, bu dönemde yeni bir ürün olarak sandalye ve koltuk döşemeliği kumaşları üretilmeye başlandı. Bunların bazıları tapestry tekniği ile dokunuyordu. Üretilen en lüks kumaşlar mobilya döşemesinde kullanılmaktaydı. Desenler genellikle giysilik kumaş desenlerinden çok daha tutucu idi. 18.y.y. a kadar daha çok baskı desenli kumaşlar moda oldu. En üstün nitelikli tekstiller sandalye,koltuk döşemesi ile birlikte, yatak tenteleri,perdeleri,baş ucu ve ayak ucu örtüleri ,işlemeli yatak örtüleri,dekoratif yastık kılıfları,hatta çarşaflar ve battaniyeler için de kullanıldı. Çünkü yatak ,Ortaçağ dönemlerinden beri en prestijli mobilya idi. Duvar askıları altın ve gümüş ipliklerle işliydi. Motif olarak daha ziyade kuş ve çiçek motifleri tercih ediliyordu. Bu dönemde doğu ile ticaret ev tekstillerinde ikinci büyük gelişimin nedeni oldu. Avrupa ötesine ticaretin açılması, özellikle Hindistan ve Çinden sadece ipek,pamuk gibi doğal materyalin değil bitmiş ürünlerin de alışverişini olanaklı kıldı.Doğu ile ticaret Türk şirketlerinin ellerinde iken,1601 de İngilizler Doğu Hindistan Şirketini kurdu. Fransa,Hollanda da benzer şirketler kurdular. Hindistandan getirilen el dokumaları arasında chinitzler de vardı. Bunlar son derece parlak renkli kumaşlardı ve boyaları kalıcıydı. Getirilen bu chinitzler mobilya kumaşı olarak kullanıldı. Tekrar tekrar yıkanabilsin diye mordanlama yapıldı. 17.y.y. sonlarına kadar moda olan chinitzler yünlü ve ipekli ve pamuklu kumaşlara talebi arttırdı. 1775 de bu kumaştan çok etkilenen Avrupalı dokumacılar benzer nitelikli Bizarre ismi ile ipekliler ürettiler. Chinitzlere olan ilgi pamuklu kumaş endüstrisinde gelişime neden oldu. 18.y.y. ın son çeyreğine kadar moda kumaş olarak ipeğin yerini pamuklu kumaşlar aldı. Desenli pamuklu kumaş Hindistandan gelen chinitzler sayesinde gelişti. Baskı teknikleri ile desenlendirilen bu kumaşlar baskı tekniklerini de geliştirmişti. 1676 da William Sherwin Avrupa da chinitz üretmek için yeni bir baskı yöntemi buldu, Metalik mordanlama ile boyama. Baskı desenli kumaşlar bir süre sonra ipek ve yünlü dokumacılar için tehdit oluşturdu ve bu kumaşın ithali de üretimi de 1686 Fransada,1720 de İngilterede yasaklandı. Sadece ihracat için desenli pamuklular üretiliyordu. Kısıtlamanın 1774 de İngilterede kalkmasından sonra,Britanyada bakır plakalı baskı tekniği bulundu. Plakalara çok ince oyulmuş detaylarla çok büyük tekrarlı desenler basılabiliyordu. Üretimi arttırmak için özellikle İngilterenin doğusunda fabrikalar kuruldu. 19.y.y. son çeyreğinde son derece gelişmiş olan baskılı pamuklularda çiçek desenleri her zaman olduğu gibi popülerdi. Aynı zamanda tiyatral öyküler içeren desenler, şehir yaşamı manzaraları sık kullanılmaktaydı.

Tasarımın ve Tasarımcının Rolü

Sanayi Devriminden Günümüze Kadar Olan Teknik Gelişimler(1780 den

Günümüze) 1780den 1880 e kadar olan dönemde modern dünyanın tekstil endüstrilerinin görünümü büyük ölçüde değişti. Geçen yüzyılda gelişen teknik icatlar ,dokuma ve baskılı kumaşın geniş üretimi Endüstri Devriminde büyük rol oynadı. Üretim hızla evden fabrikaya geçti. İletişim gelişti ve üreticiler yeni ürünlere olan talebi yerine getirmeye başladı. Ulusal pazarlar gelişti. Moda faktörü coğrafik sınırların ve sınıf farklılıklarının kalkması ile deniz aşırı ülkeleri de etkiledi. Pamuk ve pamuklu kumaşların üretimi ipekten sonra önemli ölçüde arttı. Bu yüzyılda kolay yıkanabilen ucuz pamuklu tekstiller,mutfak ve banyo tekstilleri gibi, ev ortamında temizliği ve rahatlığı sağladığı için çok büyük öneme sahipti. 18.y.y. ın sonuna kadar pamuk doğu için öneme sahip iken,ipek de batı için önem taşıyordu. Avrupada,özellikle de sanayi devriminin merkezi olan İngiltere’de pamuklu dokumacılık geri ve önemsiz bir konumda olup,o dönem ülkede ve Avrupa 8217;da lider olan Hint pamukluları ile gerek nitelik gerekse fiat bakımından boy ölçüşebilecek konumda değildi. Bu nedenle İngiltere de sanayi devriminin itici gücünü pamuklu sanayi oluşturmuştu ve dokuma alanında bir dizi teknik icadın ortaya konmasına sebep olmuştu;. 1780 lere kadar Kayın uçan mekiği, Arkrightın büküm makinesi, Hargreavesin çok katlı iplik büküm makinesi İngiltereyi tekstil endüstrisinde lider konumuna getirdi. Bu icatlar çok daha sağlam kumaşların dokunması anlamına geliyordu. Bu da daha kaliteli kumaşlar demekti. Büküm ve dokuma hızlanmasına rağmen tekstil endüstrisinde yine de problemler vardı. İplik niteliği değişkendi,büküm hızı ve dokuma kapasitesi yetersizdi. 1779 da Samuel Crompton tarafından yapılan gelişmiş büküm makinesinin icadı atkı ve çözgü için güçlü ve farklı türde ipliklerin üretilmesine olanak sağladı. 1785 de Edmund Cartwright tarafından icat edilen dokuma makinesi tekstillerde seri üretime geçilmesinin ilk adımlarını attı ve tekstil pazarında rekabeti daha da ön plana çıkardı. 1783 de Wattın bulduğu buhar makinesi gücü ile çalışan dokuma makineleri ile 1820lere kadar yüksek hızda hatasız kumaş üretimi yapıldı. John Harrisonın tamamen otomatik dokuma tezgahını icadı ile giysiliklerde olduğu gibi ev tekstillerinde de üretim hızla arttı. Fakat yine de tapestry tekniğiyle desenlendirmelerin yapıldığı figürlü ve karmaşık desenli kumaşlar bu tezgahlarda üretilemiyordu. Hala çekme tezgahlarda dokunabiliyordu. Yeni tezgahların renk ve desen kapasiteleri yetersizdi. Bu nedenle karmaşık desenleri dokuyabilecek,baskılı kumaşlar kadar çok renkli yüzeyler oluşturabilecek dokuma makinesi Joseph Marie Jacquard tarafından Fransada yapıldı. Tezgahın icadı ile çiçekli brokarlar,desenli kadifeler, tarihi stiller, kültürel etkili etnik desenler ve daha niceleri ,ne kadar karmaşık olursa olsun dokunabilir hale geldi. Sanayi Devrimi öncesi baskı tekniklerinde başlayan gelişim süreci bu dönemde de devam etti.1783 de Thomas Bell tarafından rulo baskı makinesi icat edildi. Yeni makine ile de plakalı baskı tekniğindeki gibi monochrom-tek renkli baskılar yapılabiliyordu.Farklı renkler el baskı tekniği ve el boyama ile takviye ediliyordu. Çok renkli baskılar 1830 da baskı mürekkeplerinin bulunması ile gerçekleştirildi.

Dokuma ve baskı makinelerinde yapılan icatlar görsel olarak desen kapasitesi yüksek ve göz alıcı kumaşların müşterilerin istedikleri metrajda üretilmelerini olanaklı kıldı. Tekstillerdeki bu gelişim 1830da Britanyada devlete bağlı tasarım okullarının kurulmasına neden oldu. Onu Fransada 1832 de açılan tasarım okulu izledi. Bu ilk tasarım okulları endüstri için tasarımcıların yetiştirilmesine önderlik etti. Takip eden dönemlerde bu okulların önderliği ile tekstillerin üretiminde tasarımın tasarımcının önemi iyice anlaşılacaktı.

Ekonomik gelişimden zenginliğe,yoksulluktan tüketici toplumuna olan değişim tekstil alanında bir çok köklü değişimlerin devam etmesine neden oldu. 1830-1939 endüstrileşmenin getirdiği desen yozlaşmasına sanatçılar tarafından bir başkaldırı olurken, II.Dünya Savaşından sonra savaş sonrası kısıtlamaların kalkması ile tekstil alanında gelişmeler ve teknikler yeniden araştırıldı. Savaş sonrası kısıtlamaları ve ordunun ihtiyaçları liflerin ve kumaşların bir çok uyarlamalarına neden oldu. 1940lardan bu yana lif türü doğallardan suni ve sentetiklerin icadı ile biçim değiştirdi. Sanayi Devrimi ile bulunan tekstil makineleri geliştirilerek günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek hale getirildi. Son dönemlerde ev tekstili ürünlerine yönelik en önemli teknik yenilikler bitim işlemlerine yönelikti. Yanmazlık,buruşmazlık,leke tutmazlık gibi sayısı her geçen gün aratan bitim işlemleri ürünlerin fonksiyonelliğini arttırdığı gibi,estetik kaygılarla yapılan teknik yenilikler kumaşları çok daha göz alıcı hale getirmekteydi.

Tekstil alanında makineden iplik türüne, desenlendirme tekniklerinden bitim işlemlerine uzanan neredeyse takip edilemez hale gelen hızlı değişim tasarım alanına da yansıyarak çok uluslu şirketlerin gelişimi ile,doğudaki tekstil endüstrisinin gelişimi de güçlenmiştir.

 

Tekstillerde tasarım kaygısı makineleşmenin getirdiği niteliksiz desenlerin ortaya konmasıyla başladı. Makineleşme öncesi,el sanatçıları hem desen hem makineden sorumlu olduğu için böyle bir sorun geçmişte yaşanmamıştı. Makineleşme bu detayı gözden kaçırmıştı. Sanayi Devrimini takip eden dönemde bu sorun üzerinde önemle duruldu. Bu nedenle de, 1880-1939 dönemi tekstillerde sanatçı hareketlerinin ortaya çıktığı ve tekstilleri büyük ölçüde etkisi altına aldığı dönem oldu. Sanatçılar tasarım standartlarını yeniden oluşturma çabası içine girdiler. Çünkü makine üretimi desen tasarımını zayıflatmış, estetik değeri düşük olan ürünler ortaya çıkmış,bu da hem iç hem de dış pazarda satışların düşmesine sebep olmuştu. Örneğin Britanya ihracatı zayıf desen nedeniyle düşmüştü. Bu nedenle tekstil tasarım ve fabrikasyon standartlarının geliştirilmesi için çalışmalara başlandı. 1835,1840 ve 1849 da hükümet tarafından düşen tasarım standartlarını geliştirmek için seçilmiş komitelerle enstitüler kuruldu. Estetik ve teknik arasında gereken bağlantıyı doğru sağlayabilmek ve bunu sağlayacak sanatçılar yetiştirebilmek için tasarım okulları açıldı.

Gerçekte bunu ilk fark eden 1880lerde Arts&Craff hareketinin öncüsü olan William Morris idi. Teknik gelişim ve çok miktarlı tekstil üretimini ret ederek, kurduğu şirketle sanatsal niteliği eski ürünler gibi olan tekstiller üretmeye başladı. Bu ürünler daha çok iç mekana yönelik duvar kağıtları,baskılı ve dokuma mobilya kumaşları,duvar askıları tapestryler idi. Morris’in bu karşı çıkış girişimi ile başlattığı çalışmalar desen özellikleri ile döneme damgasını vurdu. Onu daha çok baskı desenlerine yönelik Art Nouve ve Art Decor sanat hareketleri izledi.

Tüm bu çabalara rağmen 19.y.y. da makineleşme Arts&Craft haraketine karşı bir zafer kazanmıştı. Estetik ve işlevsel ürünler üretme yetkisi bugün Güzel Sanatlar olarak nitelendirdiğimiz sanat okullarına verilmişti. Bu sıkıntılı dönemde 1919 da kurulan Bahaus Sanat Okulu yaratıcı gücü destekleyen bir tasarım labaratuvarı şeklinde çalıştı. Endüstri ile sıkı iletişimler kuruldu. Geliştirilen tasarımlar ve dokuma örnekleri sanayide büyük ilgi gördü.

Arts& Craftın başlattığı Bahausun sanat ve endüstriyi birleştirme şeklinde devam eden sanat hareketi günümüze kadar gelişerek devam etmiş, sanat akımlarının tümünden de etkilenerek tekstil tasarımcıları estetik niteliği güçlü desenler üretmişlerdir. Bu çalışmalar, ürünlerin daha geniş boyutta alıcı kitlesine ulaşmasına neden olmuş ve moda kavramı gittikçe genişleyerek desenleri bir süre sonra moda endüstrisi yönlendirmeye başlamıştır.

Tasarım ve tasarımcının önemi gerçek anlamda I. Dünya Savaşından sonra uluslararası düzeyde fark edildi. Kaliteli tasarımlar ihracat potansiyelinin artması demekti. Bu kapsamda tekstil endüstrisinde Avrupada ulusal düzeyde çalışmalar başladı. İtalya uluslararası düzeyde bilinen iç mekan ürünlerini,Fransa geleneksel ve modern tasarımların bir karışımını üretti. Almanlar mobilya kumaşlarında yenilikçi desenler için çalışırken, İngilizler tekstil tasarımını çeşitli organizasyonlarla destekleyerek,Endüstriyel Sanatlar ve Tasarımcılar Topluluğu;nu,Endüstriyel Tasarımcılar Konsülünü kurdular. Bu çalışmalar Avrupa Sınırlarının dışına taştı ve Amerika Birleşik Devletlerinde 1946da Modern Sanatlar Müzesi bünyesinde tekstil tasarımı alanında halk eğitimleri başladı. 1940 lardan 1960lara kadar olan dönemde açılan tasarım sergileri, 1947den 1964e kadar olan dönemde de Endüstriyel Sanatçılar ve Tasarımcılar Topluluğu tarafından yayınlanan yayınlar baskılı ve dokumalı tekstillerin üretiminde tasarımcılar ve sanatçılar arasında iletişimi sağladı.

1960larda ekonominin gelişimi ve genç nüfusun artması tekstil tasarımında hem giysilik hem ev tekstili ürünlerinde tasarımda köklü değişimlere neden oldu. Desenler uzay programlarını,bilimsel maceraları içeren desenler gibi. Bu dönemde desenlerde çağdaş sanat da çok etkili oldu. Op-Art desenler,şablon baskı desenler, fotografik teknikler Andy Warhol gibi sanatçıların etkileri ile kendini gösterdi.

1960ların sonlarında tasarımcılarda nostalji hissi uyandı ve sistematik olarak Art Nouve, Art Deco ve Victorian Dönemine odaklanıldı. Desenler büyük boyutlu ve parlaktı. Stilize edilmiş çiçekler çoğunluktaydı.

1960lardan bu yana gelişerek devam eden tasarım fikri ve tasarımcıya verilen önem,tekstil tasarımının yeniden önem kazanması açısından günümüzde de hala önemli bir konudur. Bir çok tasarım okulları,tasarım evleri,desen büroları,fabrikaların tasarım üniteleri hep daha yeni ve daha nitelikli tasarımlar üretmek içindir. Gerçi tasarım ve tasarımcıya önem vermek demek ürünün kaliteli olması nedeniyle, fiyatı yüksek ürün anlamına gelir ama ,uzun vadede moda-marka oluşturulması açısından verilmesi gereken bir önemdir.

Günümüzde tasarım alanında yapılan en önemli atılım ise Bilgisayar Destekli Tekstil Tasarımı dır. Bu tasarım biçimi ,örneğin desenlerin renk varyantlarını hazırlamada,üretim aşamasında dokuma kumaşların örgülendirilmesinde özellikle zamandan tasarruf sağlar ve üretimde hata oranını en aza indirger. Fakat,tıpkı Sanayi Devrimi sonrası Arts&Craft hareketinin karşı çıkma nedeni gibi,endüstri ve sanat arasında gereken denge kurulamaz,amaç değil de araç haline getirilmez ise, desenlerde yozlaşma söz konusu olacak dır.


Tasarımcı ; yaygın olarak iyi motifler çizen , armonik renkler kullanan raport tekniklerini bilen desinatördür.

İşlem bütünün son derece ilginç serüveni göz önüne getirildiğinde bu olgu desenlemeden başka bir boyuta sahip olmaktadır. Bunun için belirli bir birikim deneyim gerekir ve öncü fikirler üretip , özgün sonuçlar önerebilen tasarılar geliştirmeyi iş edinmiş yaratıcı bir elemanın devrede bulunması gerekir. Bu da desinatör değildir. Tekstil endüstrisinde iş verenlerin çoğu bu görevi , kazandıkları uzun tecrübeler sonucu üstlenmiş durumdadırlar. Oysa işini çok iyi bilen , son derece zevkli biri bile olsa , patron kendisini çizim ve tasarım ile ifade edebilen kişi değildir.

Görüldüğü gibi tasarım , yani dizayn bilinmeyenin keşfi veya icat değildir ama , son derece kompleks bir işlemler zinciridir. Bu yönüyle , uygulama sistematiğidir. Bu uygulama sonuçta , maliyeti ve görünümü ile kabul edilebilir olmalıdır.

Moda olan renk ve desenlerle de bir kumaşın metrelerce üretimin de ana sorun maliyet , nitelik , döküm , tuşesi , beğeni uyandırma gibi benzer hususların çözümüdür. Ardından giyecek olanın beklentileri yada kullanımdaki biçimlendirilmesi gelecektir. Elyaf , büküm , strüktür , renk , desen gibi her konu , askeri paralel oranda , önemde ve kumaşın göreceği iş ile uyumlu olmak durumundadır. Tasarlamak ve üretmek için gerekli işçilik araştırma harcanan zamandan daha fazla mal olur.

Tasarımın gelişmesinde bazı engeller vardır. Bunların en önemlisi ucuza mal etme diğer bütün sınırlamaların önüne geçerek baskın hale gelir. Ekonomik yönden verilecek kararlar göreceli olsa da tasarımda en önemli faktör olma ölçüsü değişmez.

Mamul Dizaynını Etkileyen Faktörler


 
Sosyolojik Etkiler ;

Mamul dizaynında , ürünü kullanacak olan toplumum sosyal yapısı göz önünde bulundurulmalıdır. O anki toplumun yapısı , mamul dizaynının çevresi daraltılır yada genişletilir. Bu etkileri göz önünde bulundurarak mamul dizaynı oluşturulmalıdır.

Toplumu oluşturan insanların yaşam biçimleri , alışkanlıkları vardır. Modacılar bunları değiştirmek istemişlerse de özellikle erkeklerde pek başarılı olamamışlardır. Ama kadın giyiminde esneklik söz konusudur. Çünkü kadınlar değişime açıktırlar.

Gelenek göreneklerin giyim tarzı üzerindeki etkisi özellikle İslam Ülkeleri ile Avrupa Ülkeleri arasında görülebilir. Ayrıca aynı ülkelerde yöreler arasındaki giyim farklılıkları da , buna örnek olarak verilebilir. Bunlar yüzyıllardan beri yerleşmiş , kolay kolay değişmeyen farklılıklardır.

Teknolojik Etkiler ;

Yeni giysi modellerinin derhal sunulabilmesi için bilgisayarın olanaklarından yararlanılması , modern teknolojinin en önemli sonuçlarından biridir. Müşteriye bir takım giysi stillerini , farklı kumaş , renk ve desenleriyle birlikte birlikte sunabilmek ve birçok seçeneğin derhal görülmesini sağlamak , karar verme sürelerini kısaltmakadır.

Pastalın en az fire verecek şekilde yerleştirilmesi , markalama ve kesme talimatlarının hızla verilebilmesi bilgisayar teknolojisi sayesinde olmaktadır. Görüntülerin renkli olarak kağıtlara aktarılmasıyla katalogların hazırlanması sağlanırken , stilistlere yaratıcılıklarını kullanma olanağı verilmektedir. Hazır giyim otomasyonunda bir sonraki aşamayı , otomatik markalama ve kesme oluşturmaktadır. Bilgisayarın hafızasında mevcut olan koordinatlarla , markalama sorununun en basite indirgendiği ve otomatik kesme aletinin kontrolü ile bu işin hiç hatasız yapılabildiği dikkate alınarak , planlama ve kesme işlemleri süresinden 1, 2 haftalık zaman kazanmak mümkündür. Hammadde kullanımında da bu metotla % 2 /3 kazanç sağlanabilmektedir.

Hazır giyim sektöründe , görme ve dokunma duyuları olan robotların algılama yeteneklerinin arttırılarak , esnek bir üretim sistemine geçiş amaçlanmaktadır. Sonuçta hazır giyim piyasasında rekabetin ; tasarımda orjinallik , kişilik değerlerinin ortaya çıkartılması ve emek üretim esaslarına dayalı olarak yapılabileceği , bunun ise ancak bilgisayarlı tasarım ve üretimle mümkün olabileceği kesinlik kazanmıştır.

Tasarım metotları da , bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler sonucunda yapısal değişimler göstermektedir. Çeşitli bilgisayarların , kameraların , ekranların ve yazıcı çizici sistemlerin bir arada bulunduğu tasarım stüdyoları , giderek elektronik laboratuarların görünümünü almaya başlamıştır.

Tekstil ürünlerini kullanan sektörlerin teknolojilerindeki gelişmelerin tasarımcıya olan etkileri de oldukça fazladır. Öte yandan iletişim , tasarımcıyı ve dolayısıyla da tekstil tasarımını etkileyebilmektedir. Renkli televizyondan dünyanın herhangi bir ülkesindeki sosyal ve kültürel gelişmeleri anında izleyen , belgeseller yada en ilgi duymadığı bir programa göz atan tekstil tasarımcısının , bunu bazen farkında olamadan ürünlerine yansıttığı bir gerçektir.

Teknolojik gelişmeler her şeyi , insanları ve bu arada tekstil tasarımcısını ve tabii bütünüyle tekstil tasarım faaliyetlerini de çok yönlü olarak etkilemektedir. Çünkü teknolojik gelişmeler ;

Bilinen bütün sistemleri ve metotları değiştirebilmekte ,

Yeni sistemler ve metotlar geliştirmektedir.

 

İklim Şartları ;

Hazır giyim üretiminde yaşanılan çevre önemlidir. Çünkü insanı dış etkenlerden koruyan giysidir. Mamul dizaynı yapılırken kullanılan malzeme ve model hava şartlarına uygun seçilmelidir ki ; ince veya kalın seçerek yada dolgu maddesi kullanılarak giysiye istenilen özellik verileceği gibi , özellikle sıcak iklimlerde , renkleri açık tonlarda kullanılarak amacına uygun dizayn yapılmış olsun.

Moda çok değişken bir faktördür. Özellikle hazır giyim sanayinde modanın etkisi oldukça fazladır. Bir mamulün dizaynında belirli modacıların sunduğu modeller arasında en çok tutulanlar , toplumu da etkileyerek , o giysilerin satımında talep oluştururlar. İnsanlar sürekli bir yenilik arayışında olduklarından modanın etkisinden kurtulmak imkansızdır.

Mamul dizaynında , moda olan renk ve desenler kullanıldığı ölçüde talebe doğru karşılık vermiş olunur ve ürün satılır. Ancak çok klasikleşmiş renk , desen ve modeller bunun dışında tutulmalıdır. Yine özellikle hazır giyim alanında modanın yakından izlenmesi mamul dizaynının başarısını olumlu yönde etkileyecektir.

Ekonomik Faktörler ;

Kişilerin ekonomik durumları , alım güçlerini de etkilemektedir. Aslında bir mamulün kalitesi ilk anda önemli bir faktördür. Fakat kişilerin ekonomik durumları onları mamulün fiyatına dikkat etmelerini zorunlu kılmaktadır. Bir mamul dizayn edilirken , tüketici tarafından satın alınması nihai amaç olduğuna göre , maliyetinin belli sınırları geçmemesi gerekir. Ürün son derece güzel ve kullanışlı olabilir , ama fiyatı alıcının gücünün çok üstünde ise , kısıtlı sayıda alıcının ilgisini çekebilir. Bu da kısıtlı sayıda satış demektir. Sonuç olarak , kar oranı düşük olacaktır , o nedenle amaca yönelik mamul dizayn edilirken , kalite fiyatı arasında bir denge kurulması şarttır.

Yaş ;

Hazır giyim mamul dizaynında yaş , önemli bir faktördür. Çünkü her yaşa göre model ve çizgiler değişmektedir. Bununla birlikte kumaş cinsi , renk , kullanılan tüm malzeme ve aksesuarlar da değişmektedir.

Görünüm ;

Bir mamulün dizaynı yapılırken , hedeflenen kitlenin yaşam tarzı , vücut yapısı göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü bu , tüketici tarafından alınan bir mamulün kalitesi fiyatı modaya uygunluğu kadar önem taşır. Örneğin kısa boylu ve toplu kişiler boyuna çizgili ve koyu renkler seçmelidirler. Bunun tam tersi uzun boylu ve zayıf kişiler içinde kısa bol ve dar gözetmeksizin vücut hatlarını ortaya çıkaracak giysiler tercih edilmelidir.

 

Cinsiyet ;

Hazır giyim üretimi mamul dizaynının oluşumdan cinsiyet önemli bir etkendir. Çocuk yada yetişkinlerde olsun giysiler kadın – erkek ve çocuk olmak üzere bölümlere ayrılmalıdır.

 

Kültür Düzeyi ;

İnsanların ailelerinden çevrelerinden aldıkları eğitim sonucu kendilerinde oluşan bir kültür birikimi vardır ve bu gün geçtikçe yenilikler sonucu sürekli artmaktadır. Buna dayanarak bu kitlelerin görüşleri , zevkleri farklı olacaktır. Mamul dizaynının oluşumunda diğer etkenler kadar mamulü sunacağımız kitlenin kültür seviyesi yaşam tarzı dikkate alınmalıdır.

 

Çevre ve İletişim ;

İnsanlar ihtiyaçları doğrultusunda bir giysiyi satın alırken her ne kadar ekonomik açıdan , kültürel açıdan moda , görünüm ve diğer etkenleri göz önüne alıyorsa da çevrelerindeki iletişim kurdukları kişilerin giyim tarzını kullandıkları markaları da dikkate alarak seçim yapmaktadırlar.

 

Kalite ;

Her kişiye göre kalite anlayışı farklıdır. Bazıları yüksek fiyatlı bir malın kaliteli olduğunu , ucuz fiyattaki bir malın da kalitesiz olduğunu düşünürler. Oysa gerçek anlamda kalite ihtiyaçlar doğrultusunda amaca uygunluk derecesidir.

Bir malı kullanacak olan kişinin ihtiyacına ve ödeme koşullarına göre belirlenir. Yani üretilen her mamul kalite standartlarına uygun olarak üretilmektedir.

 

Marka İmajı

 

Bazı firmalar hem ürettikleri mamullerle ürünlerini reklam etme ve pazarlama şekilleriyle kısa bir sürede tanınırlar.Firma,hitap ettiği kitle tarafından talep alır. Ve belirli bir süre sonra tüketici,maldan çok markaya olan güveninden dolayı Markayı satın alır.

 

Kullanım Yeri

 

Üretilecek hangi alanda kullanılacağı,mamul dizaynını direkt olarak etkilemektedir.Örneğin spor yaparken giyilen bir giysi ile günlük giysiler arasında dizayn açısından büyük farklılıklar vardır.Bu farklılıklar,kullanılan makineden malzeme,aksesuar,iplik,dikiş tekniği ve stiline kadar değişir.

 


Ev Tekstilleri terimi günümüzde perdeden döşemeliğe ve örtülere, havludan çarşafa ve yastık kılıflarına, yer döşemelerine kadar uzanan ve sayısı daha da artabilen, mutfak ve banyoda da kullanılan tekstilleri de içeren geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Günümüzde Ev tekstilleri terimi yeri bir kavram gibi ortaya atılsa da, aslında Ev İçi Tekstilleri şeklinde ilk dönemlerinden itibaren kullanılmaktadır. Yazılı kaynaklarda ilk ev içi tekstilleri arasında Mısırlıların gelişmiş teknikleriyle dokunmuş olan keten kumaşlar yer alsa da, Ev halkı ve Kişisel Kullanım için Tekstiller şeklinde Grek ve Roma uygarlıklarında keten masa örtüleri, küçük boyutlu zengin bezemeli havlular olarak yer almaktadır. 

Lüks mallara ilk talep 
ilk dönemlerde döşemelikler, perdelikler, duvar kaplamaları, paneller Eve halkı ve Kişisel Kullanım İçin Tekstiller içeriğinin dışında tutulmuştur Geçmişten günümüze devam eden süreç içerisinde halkın lüks eşyalara olan ilgisi ile arz-talepteki artış ve bu artışa paralel, ürünlerin Pazar paylarının artışı ve bu artışa paralel, ürünlerin Pazar paylarının artışı, üretim teknolojilerinin yenilenmesi, ev tekstillerinin içeriği genişletmiş, bugün Ev Tekstilleri adı altında, döşemelikler, perdelikler, dekoratif örtüler, duvar askıları, yatak askıları, yataklar için baş ucu ve ayak ucu örtüleri, masa örtüleri, peçeteler, havlular, halıları ve bu kapsama girebilecek daha bir çok ürün grubu haline gelmiştir. 

Ev tekstillerinin gelişim süreci tarihsel boyutta ele alınıp incelendiğinde, diğer tekstil ürünleri ile, özellikle de giysilik kumaşlarla hammadde, üretim teknolojileri, desen özellikleri açısından paralel bir çizgi takip ettiği gözlenir. Mısırlıların Coptic Tekstilleri bu kapsamda yer alan en iyi örneklerdir. Tapestry tekniği ile dokunmuş bu tekstilleri perdelik kumaş olarak görebildiğimiz gibi, bir tunik üzerinde bordür şeklinde görebilmekteyiz.  İnsanlıkla ilgili ilk zamanlardan itibaren tüm tekstil ürünlerinin görsel niteliğinin son derece yüksek olduğu ve gelişmiş teknoloji ürünü etkisi veren kumaşlar dokunduğu belgelerle kanıtlanmıştır. Şu anda Londra da, Victoria ve Albert Müzesi nde olan, Tutankhamun un mezarında bulunan Milattan Önce 1360 yıllarına ait keten gömlek en iyi örneklerden biridir. Diğer bir örnek ise Milattan Sonra 6. ve 7. yüzyıl Mısır’ına ait, tapestry tekniğiyle dokunmuş madalyon desenli muhtemelen yer yaygısı yada duvar askısı dokumadır. Doğudan batıya uzanan., Milattan Önce 2. Yüzyılda, Çin Han hanedanı İmparator Wu döneminde, Romalılar zamanında başlayan İpek Yolu Ticareti diğer tekstillerde olduğu gibi ev tekstillerinin gelişiminde de etkili olmuştur. Başta ipek olmak üzere pamuk ve keten bitkisinin Avrupa Kıtası’na ulaşması ve bu doğal hammaddelerden yapılan ürünlerin Avrupa ülkelerinde tanınması gelişim sürecini hızlandırmıştır. Hammaddelerin ve bitmiş tekstil ürünlerinin kıtaya girmeleri ile lüks kumaşlara olan talep artmış ve tekstilin her alanında teknolojik gelişmeler birbirini takip etmiştir. Bu gelişim beraberinde Sanayi Devrimi’ni getirmiştir. Bu dönemde tekstille ilgili pek çok icadın yanı sıra, gelişmiş dokuma ve baskı makineleri de icat edilmiş, kumaş yüzeyinde çok farklı desenlerin oluşturulup,üretimlerine olanak sağlanmıştır. Sanayi Devrimi’ni takip eden dönemde, 1880-1939 yıllarında, desen gelişimine katkı sağlayacak olan sanat hareketleri tekstillerde tasarım kavramını ortaya çıkarmıştır. 1940 sonrası tasarım ve tasarımcı kavramları tekstil ürünlerinde ağırlıklı olarak ön plana çıkmış, günümüze kadar gelişerek devam eden bir sürece girmiştir.


İlk Dönemlerden 1550’lere Kadar
İlk dönemler başlangıç oluşturması açısından tekstillerin gelişim sürecinde büyük öneme sahiptir. Doğudan batıya, Çin, Hindistan, Anadolu, Mısır, Avrupa da İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya bu süreçte hammaddeden üretim tekniklerine kadar geniş bir yelpazede en önemli rolleri üstlenmişlerdir. Çin ipekte, Hindistan ve Mısır pamuk ve ketende hem hammadde hem de tekstil ürünleri çeşitliliği açısından gelişim sürecine katkıda bulunurken, Anadolu özellikle ipek başta olmak üzere bu hammaddelerin hem materyal hem de bitmiş ürün olarak Avrupa’ya tanıtılmasında köprü görevi görmüştür. İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya ise sözü edilen hammaddelerin büyük miktarlarda yetiştirilmelerini ve tekstil ürünlerinin desen özellikleri ve kullanım alanı açısından zenginleşmesini sağlamıştır. İleriki yüzyıllarda ise bu gelişim kendisini üretim tekniklerinde göstermiştir.

İlk dönem tekstilleri yün ,pamuk ,ipek ve keteni içeren dört temel liften üretilmekteydi ve gelişim ,ürünlerde tercih edilen hammadde doğrultusundaydı . Döşemelik ,perdelik ,ve dekoratif ürünlerde ipek baş materyal olmuştu.Ana vatanı Çin olarak kabul edilen ipeğin ,Milattan önce 2677-2597 Çin’de de Sarı İmparator döneminden itibaren yetiştirilip geliştirildiği yazılı kaynaklarda yer alsa da ,bu tarihten uzun zaman önce ipek ve ipek üretimi bilinmekteydi.

İpekde dahil bütün materyallerden üretilen ev tekstili ürünlerinde doğal boyalar kullanılmış, düz renk ,sade desenli yada üzerleri boya ile renklendirilmişlerdi.Kumaş yüzeyinde çok renklilik ve bütün yüzeyi kaplayan karmaşık desenlendirme daha ziyade lüks ve pahalı kumaşlarda görülmekteydi. Desenlendirmeler dokumada hem tapestry tekniği ile hem de  çekme tezgahlarda,işleme tekniği ile ve de baskı metotları ile gerçekleştiriliyordu .

Kültürel alışveriş

Tekstillerin kullanıldığı ilk dönemlerde günlük kumaşların çoğu bölgesel nitelikli gelişmesine rağmen ,lüks kumaşlarda uluslar arası bir pazar gelişti.Avrupa’da ,kıtanın  iç kesimlerine ,hatta Uzak doğu’ya kadar yayılırken ,Çin’de Milattan önce 1766 ve 1401 yılları arasında batı bölgelerine açılarak ,Sibirya ve Orta Asya‘ya kadar uzandı.Bu ürünler üretim aşamalarının güçlüğü nedeniyle tek ve özeldi,bu nedenle de çok değerliydi.

İsa’dan önceki dönemlerin başlarında ,1.yüzyıla kadar olan dönemde tekstilleri içeren Çinlilere ait mallar deve kervanları  ile Akdeniz’e ulaştırılırken ,Avrupa içindeki mallar ise Akdeniz’in karşısına yada Karadeniz’e gemilerle ulaştırılıyordu.Kuzeyde ise Rusya ve İskandinavya’ya uzanan nehir sistemi kullanılıyordu.O dönemde ticaret ,bugün de çok farklı olmayan bir çizgide ,uluslararası müşteriler ile tüccarların elindeydi.bu ticaret ağı sayesinde artan arz-talep,ürünlerin hammadde, üretim teknikleri,desen özellikleri açısından gelişmesine neden olmuştu.Gelişimde kültürel alışveriş ve etkileşimler büyük rol oynamıştı.Kültür ve bilgi alışverişi beraberinde fuar fikrini oluşturmuş ve  fuarlar Ortaçağ Avrupa ‘sının ticaretinde hayati öneme sahip olmuştu. Bu dönemde yüzlerce bölgesel fuar vardı.En ünlüsü ‘’Champagne’’ fuarları idi ve en görkemli dönemini 1150’den 1300’lere kadar St.Denis Cologne ve Venedik‘ te yaşamıştı. 1150’ye kadar ev tekstillerinde en önemli materyal ipekti .Çin’de başlayan ipek serüveni Avrupa’da devam etti.İpeğin ana vatanı olması ,iplik büküm tekerleğinin icadı Çinin ipekli dokumalarda gelişmesine neden olmuş,Çin iplikleri ve ipek kozaları Anadolu üzerinden Avrupa’ya gelerek , kıtada ipekli dokuma endüstrisinin kurulmasını sağlamıştı .Çin’e ait ev tekstil ürünleri daha çok Japonya ,Hindistan ,Pakistan, ve diğer Orta Asya ülkeleri ile paralellik göstererek , örtüler ,oda bölmelerinde duvar yerine seperatör olarak kullanılan panellerdi .Bunlar çoğunlukla ya tapestry tekniğinde dokunarak yada baskı teknikleri ile desenlendirilmiş ipeklilerden yada brokarlardan yapılmıştır.Hayvan figürleri ,bulut,bitkisel formlar,özellikle lotus ve ağaç motifi ve geometrik formlar en çok kullanılan motiflerdir ve kendi kültür anlayışları kapsamında şekillenmişlerdir.


 İpek, İpek Yolu ile Çin’den Avrupa’ya ulaşırken, Anadolu’yu da etkisi altına almış ve Bizans’ın başşehri Constantinapol ipekli kumaş üretim merkezi olmuştu.Buradan da İtalya üzerinden Batı Avrupa’ya Dinyeper nehri ve Baltık Denizi kanalı ile Rusya ve İskandinavya üzerinden Kuzey Avrupa’ya ulaşmıştı.Pers ipeklikleri ile büyük benzerlik gösteren Bizans ipeklikleri çekme tezgahlarda üretiliyordu .İsa’dan önce 500 ‘lerde dokumacılar tarafından bilinen çekme tezgahlar desen oluşturmak için çözgü ipliklerinin sürekli değişen farklı iplik hareketlerini hareket ettirerek gerçekleştiren kompleks bir makine idi. Desenlendirmeler   hem tapestry hem de baskı teknikleri yapılıyordu.Bizans İpekli Kumaş desenleri insan figürünü ,hayvan ve bitkisel motifleri ve de cansız objeleri içeriyordu.

Avrupa’da başlangıçta ipekli kumaş üretiminde en önemli konum İspanya’ya ait idi. 711 yılında İber Yarımadası’nın hemen hemen tamamının İslamiyet’in eline geçmesi ile ülkeye gelen dokumacı göçmenler sayesinde ince kalitede ipekli kumaşlar üretilmeye başlanmıştı.Doğu Dünyası’nın bir parçası haline gelen İspanya bir süre sonra kendisini Avrupa’nın geri kalanından izole etmişti.Bu izole nedeni ile 7. y.y. ‘da İspanya’da üretilen gösterişli  ipekli kumaşların eş değerlerinin diğer Avrupa ülkelerine Bizans kaynaklı geldiği İspanya tarafından  bilinmiyordu. 8. y.y.da gelişmiş Pers teknikleri ve desenleri İspanya’ya da sunuldu .Çin’den ipek kozaları getirildi .İpek kozaları için dut ağaçları yetiştirildi .10. y.y.’da ipekli kumaş üreten fabrikaların kurulması ile seri üretim tamamen başladı ve bu dönemde Almeria   şehri ipekli dokuma merkezi oldu . İspanya’da üretilen ipekli kumaşın büyük çoğunluğu iç piyasa için üretilirken geri kalanı diğer Müslüman ve Hıristiyan ülkelere ihraç ediliyordu.en çok tercih edilen kumaş ‘’Tiraz ’’ idi Tiraz ipekli dokuması talebi karşılayabilmek için Almeria’da sekiz yüz tezgahta  birden dokunuyordu.

Çoğunlukla döşemelik ,perdelik ,duvar kaplaması ,halı tarzı masa örtüsü ve dekoratif örtü olarak üretilen ipekli dokumaların desenlerinde esin kaynağı doğu idi ve desenlerde geometrik stil özellikle karakteristikti .Köşeli desenler dokuma için çok uygundu .İspanya ipeklilerinin popülaritesinin ana nedeni yaşayan şeylerin resimsel tasvirlerden sakınan İslamiyet idi.buna rağmen figüratif elementler kumaşların bir çoğunda sunulmuştu.Bitkisel formlar ve geometrik süslemeler oldukça sık kullanılmıştı.


İspanya’da 11. y.y.’da politik durum değişti ve Müslümanlar azınlıkta kaldı .13. y.y.’dan sonra hakimiyet tamamen Hıristiyanlara geçti ve onlar miras bırakılan bu ürünlere  saygı göstererek daha da geliştirdiler .Üretim İspanya‘nın kuzeyinde Toledo’ya kayarak 16. y.y.‘ın ortalarında üretim 15 bin tezgaha ulaştı. Desenler İtalya ve diğer Avrupa ülkelerine yakın hale getirildi.İspanya’dan sonra İtalya ipeği başarılı bir şekilde üreten diğer Avrupa ülkesi idi. Özellikle Sicilya’da da 10. y.y.’da Çin’den getirilen ipek kozaları için dut ağacı sayısı 20 bine yükseldi . Elde edilen doğal ipeğin çoğu ihraç edildi geri kalanı da  Sicilya’da dokundu .Palermo ipekli dokumada merkez haline geldi ve 12. y.y.’da en yüksek seviyesine ulaştı .Desenler Bizans stili idi ve saraylar için lüks tekstiller üretiliyordu .Kuzey Toskana ‘de Lucca ipekli dokumanın 13. y.y.’dan itibaren geliştiği bir başka İtalyan şehriydi .Kuzey İtalya’da Müslüman dokumacıları ilk kabul eden şehir olan Lucca Rönesans boyunca en önemli ipekli dokuma merkezi oldu .Dönem boyunca hem İtalya pazarı hem de ihracat için çok ince ipekli kumaşlar üretti .Bir süre sonra Bizans‘ın ilk etkisi ile ipekli dokumacılar şehrinden kaçtılar ve Floransa ,Venedik ,Cenova ,Bologna, Milano gibi şehirlere yayıldılar .1531’de İtalya’da ipekli dokuma üreten 16 bin tezgaha ulaştı .Adı geçen kuzey şehirleri ve özellikle de Floransa  için ,15. y.y. önceleri üst düzeyde olan yün endüstrisinin azalması ile ortaya çıkan problem ipekli dokuma sayesinde bertaraf edildi. Dekoratif amaçlı kullanım eşyası ,altın ve gümüş iplikli ağır brokarlar ,damasklar,desenli kadifeler satenler,taftalar en çok üretilen kumaşlardı.Motif olarak bitkisel formlar ve hayvan figürleri ,vazoda çiçek ,nar ve acanthus yaprakları tercih ediliyordu .Kumaşlarda ipeğin tezgahta kesim metoduyla yada çeşitli hav yüksekliği ile farklı doku ve efektler elde edildi.Hav ipliğinin sıkıştırılması metodu geliştirildi ve bu teknikler farklı renkte ipliklerin ve metal ipliğin kullanımı ile kombine edilerek son derece pahalı ve desen açısından üstün nitelikli tekstiller üretildi .En önemlisi ’’Altobasseo ’’ idi .Altın iplikli bir zemin üzerine değişik görsel efektler sağlamak için farklı hav yükseklikleri verilmiş kadife bir kumaştı.

ilk dönemlerde ipek ev tekstili ürünlerinde başı çekmekle birlikte yün ,pamuk ,ketenden de tekstiller üretilmişti. Tıpkı ipek gibi pamuk ve keten-kenevir de hem İpek Yolu ticareti ile Hindistan merkezli hem  de Berberi ve Arap dokumacı göçmenler tarafından İspanya ve İtalya‘ya getirildi.Bu ülkelerde üretimleri sağlandı ve daha çok ev içi kullanımda çarşaf , yastık kılıfı ,masa örtüsü ,peçete havlu türü tekstiller üretildi.Pamuk ve ketende Avrupa ülkelerinden önce başta Hindistan hemen arkasından Mısır öncü ülkelerdi.

Yün , ev tekstili ürünü olarak en az kullanılan materyaldi .Yünlü üretimin en yoğun olduğu ülkeler İspanya ,İtalya  ve İngiltere idi .Giysilik kumaşlar için tercih edilen yün ,1300’lerde İngiltere’de ev içi üretiminde de kullanıldı .1.Henry zamanında Londra ,Winchester , Oxford ,Lincoln ve Huntingtonda ‘’Dokumacılar Esnaf Birliği ’’ kuruldu .Bu sayede yünlü kumaşın gösterişsiz ev içi kullanımı çoğaldı .

Avrupa ülkelerinde gelişim sürecinde ilk dönemlerde keten yatak çarşafı ,masa örtüsü- türü ürünlerde pamuktan daha çok tercih edilmiş ve kullanılmıştı.Çok ince yün özellikle yatak çarşaflarında Romalılar da kullanılmaktaydı.Pamuk aktif olarak 19. y.y.’dan itibaren bu tür ev tekstili ürünlerinde keten ve kenevirin yerini almıştır.Yaklaşık beş bin yıldır keten genç kızların çeyizlerinde çarşaf ,yastık kılıfı ,havlu ,dolap örtüsü ,kurulama bezi ,masa örtüsü ,peçete v.b olarak yerini almıştır . Bu ürünlerin büyük gelişim göstermelerinin ana nedeni ,sadece doğuda değil,batıda da genç kızların çeyizlerinin temel ürünleri olmaları ve olanları olabildiğince süslemek için büyük çaba sarf etmeleridir.Ortaçağ’dan 19. y.y. sonuna kadar bu tür ürünlerde kullanılan lif keten bitkisi idi . Onu kenevir izliyordu. Çok ince keten kumaşın gelişiminden önce ipek çok zarif çarşaflar ,masa örtüleri ve el havluları üretiminde kullanılıyordu.bunlar gümüş ,altın ipliklerle işli idi.

Rönesans süresince yeni bir yaşam stili ortaya çıkmış ve beğeni kavramı genişleyerek ve iç mekana da yansıyarak kişisel eşyalara yönelmiştir .Binaların hem dışı hem içi farklılaşmış ,gösterişli oyma sandıklar ,mutfak dolapları ,masalar ve yataklara sahip mbilyalı ,mükemmel saraylar ve zenginler tarafından eş değer nitelikli evler inşa edilmiştir.İç mekan mimarisinin görsel olarak gelişmesi ile birlikte günlük yaşamın her kesiminde perdelik ,döşemelik ,türü kumaşlara olduğu kadar çarşaftan havluya uzanan tüm ev içi tekstillerinde de lüks ürünler için talep artmıştır .Bu dönem içinde dokumacılar tüketiciden gelen talep doğrultusunda elyafın çok ince büküldüğü son derece ince keten kumaşlar üretmişlerdir.Ve ortaya harikulade damask kumaşlar çıkmıştır .İsa’dan sonra 500’lerden 7512’e kadar Fransa’da ilk yatak örtüleri ,çarşaflar ,yastık kılıfları ketendi .8keten kumaşlar bu tür kullanımlarda nitelik ve incelik açısından gelişme göstererek 15. y.y. ‘da Rönesans süresince Fransa ‘da yatak çarşafı ve yastık kılıflarının üretimleri saray merkezli olmak üzere artış gösterirdi .İlk dönemlerde beyaz olan bu ürünlerden özellikle yastık kılıfları zaman içinde ipek ,altın ,gümüş tellerle işlenmiştir.

Masa örtüleri peçetelerin kullanımı İ.Ö. 500’ler ve 700’lerden sonra oturarak yemek yeme stili ile başladı .Yer sofralarından ,sedir ve divan üstlerinden masalara geçişle ,masa örtüleri eski zamanlarda resmi ziyaretlerde sıklıkla kullanılmaya başlandı. İnsanlar düzenli olarak masada yemek yemeye başlayınca sistematik olarak masalarını bir örtü ile örttüler ve daha sonra da peçetelerin kullanımı başladı .Masa örtüleri 1380’lerden itibaren çizgiler ,geniş bantlar ,küçük geometrik motiflerle süsleniyordu .Figürlü damask masa örtüleri kraliyet etkileri ile dinsel temalar ,av sahneleri ,doğa manzaraları ,çiçekler ve meyvelerle süslü idi .Aynı kapsamda yer alan havlular batıda ilk dönemlerde yine ketenden üretilmekte idi .Antik devirde insanlar banyo sonrası ve el  kurulama için özel bir isme ve niteliğe sahip olmayan geniş kumaş parçaları kullanırlardı .Romalılar havlu yerine geniş çarşaflar sararlardı .Banyo havlusu terimi 19. y.y.’dan sonra  gelişerek materyal olarak yerini pamuğa bırakmış ve bugüne ulaşmıştır



Günümüzde tekstil ürünlerinin en yaygın kullanım alanlarından birininde giysi olduğunu artık çekinmeden söyliyebiliriz. Giyim etkinliği, geniş anlamda toplumların kültür seviyesinin göstergesi olup, ayni zamanda evrensel bir mesajdır* Modanın ivmesi ile yaygınlaşan

ve yeniyle değişim gösteren giyim tekstili ürünleri, ülkeler düzeyinde ekonomik ve kültürel rekabetlerin kaynağı olmaktadır* Günümüzde; ekonomi politikalarını en ağırlıklı biçimde giyim tekstili ürünleri üretimi ve ihracatı konusunda programlama gereği duyup, uygulayan ülkeler vardır. Dünya ticaretinin ihracat açısından değerlendirilip, tekstil ve giyim sanayiinin birlikte ele alınması halinde A*E*T*

(Avrupa Ekonomik Topluluğu) ülkelerinin ön sıralarda, ancak  yalnızca giyim sanayii düşünüldüğünde Hong-Kong un en büyük ihracatçı olduğu görülmektedir. Sonraki sıraları, Kore, Tayvan, Japonya almaktadır« Bu sıralamada Türkiye'nin yeri yirmibeşinciliktir. Dünya giyim eşyası tüketimini sayısal olarak ifade etmek

çok güç olmakla birlikte, en Önemli pazarlarının Amerika Birleşik  Devletleri ve A.E*T, ülkeleri olduğunu söyliyebiliriz. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Federal

Almanya ve Hollanda'da "International Wool Secretariat" tarafından 1985'e kadar perakende giyim eğilimleri üzerinde yapılan yeni bir araştırmaya göre, tüketiciler; kullanılabilir gelirlerinin , daha azını giyime harcamalarına karşın, giderek artan bir biçimde nitelik ve modaya yönelmektedirler. Böylelikle moda;çoğunlukla

doğulu üretici ülkelerin amaçladığı bir pazar olmaktadır. Bu durumda ülkemizin, daha kaliteli üretim ve daha fazla ihracat kapasiteleri yaratarak, belirliyeceği kararlı girişimlerle dünya giyim tekstili ürünleri pazarlarındaki yerinin Önemini arttırması

kaçınılmazdır. Giyim tekstili dokuma ürünlerinin? kullanıcı işlev ilişkileri düşünülerek yapılacak sınıfİandırmaları bu konuda birçok ürün adının yerlerini belirleyecektir» özetle söyleyecek olursak; bu sınıflama; kullanıcıları kadın, erkek ve çocuk olan, ürünleri ise kullanıcısına bağımlı, tipik işlevsel değişimlerle çeşitlilik gösterecek

birimleri belirleyecektir» örneklersek; Kadın dış giyimi dokuma ürünlerinden mantoluk, kaban, tayyörlük, elbiselik, gömleklik, eteklik vb gibi Hammaddenin ürüne (tasarıma) dönüşebilmesi için, endüstriyel tasarım oluşturma grafiğinde de belirlenen sıralı aşamalardan geçip, amaca ulaşması gereklidir. Tasarlanacak ürün ne olursa

olsun. Endüstriyel Tasarlama etkinli^iş teknolojinin olanakları çerçevesinde, işlevsel nitelikleri sağlayan ve sanatsal tasarım olgusu ölçütlerine uygun görünüm özellikleri taşıyan ürünlerin oluşumunu amaçlar* Bir endüstriyel ürün olan dokuma kumaşın da

kendine Özgü tasarlama sorunları vardır. Bu sorunların çözümü? İnsan gereksinmelerinin öneminin saptanmasını ve işlevsel uyumun belirlenmesini gerekli kılar. Teknik ve estetik tasarım öğeleri dikkate alınmaksızın, belirli kural ve yöntemler gözetilmeksizinyapılan plansız, programsız bir tasarım oluşturma çabası, işlevini

yerine getirmiyecektir. Dokuma kumaş tasarımı için yapılacak çalışmalarda başlangıç

noktası, yapımı düşünülen ürünün kullanım amacına uygun olarak önemli Özelliklerinin saptanmasıdır. Bu aşamada moda olgusunun etkinliği çok iyi değerlendirilmelidir. Yapılan ön araştırma çalrşmalamadan"sonra malüm özelliklerinhangi estetik ve teknolojiketkenlere bağımlılık gösterdiği iyi bilinmelidir. Sonuçtakiürüne "tasarım" diyebilmemle için yapıt, ayrıea yaratıcılık değeri içermelidir. Tasarım ayrıcalıklı ve özgün bir nitelik kazanabilmesianlatım araç ve öğelerinin, bilinçli düşünce çerçevesindeki doğrukullanımına bağlıdır. Bu nedenle tasarımcının gözlem gücü, kişiselyeteneği ve tasarım öğelerini uygulamaktaki etkinliği başarıölçüsünü belirler,Tasarım olgusunun endüstriyel gelişimini incelediğimizde,tasarlama eyleminin başlangıcında) gereksinmeyidoğuran,neden?,, ne için?,.» kim için?,,, gibi sorular belirir.

 

Oldukça kolay görünmekle beraber bir kumaşın dizaynı yani tasarımı bir binanın, bir geminin ya da bir makinanın tasarımı gibi bazı temel kurallar gözetilerek belirli yöntemlerin uygulanması ile yapılması gereken bir çalışmadır. Dokuma kumaş yapım teknolojisi çok eski bir endüstri işlevi olduğundan kumaş tasarımında daha çok deney birikimlerinin sonucu olan çeşitli pratik yöntemler gelişmiş ve uygulanmaktadır. Diğer taraftan bir makine elemanında olduğu gibi kumaşında lif olan bir malzemesi iplik olan yapı elemanları ve konstrüksiyon olarak nitelenen yapısı ile bunların dışında bir de dokusu bulunmaktadır. Kumaş yapısını bir arada tutan ve birbirleri ile dengelerde bulunan çeşitli kuvvetlerin etkileri ise oldukça karmaşıktır. Bu nedenledir ki kumaş tasarımı bir sanat çalışmasıdır.
Tekstil fabrikalarında bir kumaşın yapımına iki şekilde karar verilir; ya benzeri yapılmak istenen bir örneğe uygun biçimde tasarım edilir ya da belirli bir kumaş türünün bir çeşitlemesi olarak tanımlanır. Birinci durumda örnek tam olarak analiz edilerek kumaşın önemli özellikleri ortaya çıkarıldıktan sonra yeni kumaşın yapımı için gerekli teknik özellikler saptanır, ve bunlar üretim unsurları biçiminde hazırlanır. İkinci halde ise belirli bir kumaş türünün, amaca ve kullanılacak olan hammaddeye göre, bazı teknik özelliklerinde uygun değişiklikler yapılarak yeni bir kumaş tasarlanır.
Bu çalışmalar genellikle fabrikaların desen bürosunda yapılır. Tekstil desinatörlerinin, " kumaş tasarımı " genel terimi kapsamına giren örgü, renk ve desen bilgisi yanında dokuma teknolojisi, iplik yapım ve kumaş apre tekniklerini de bilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kumaş tasarımını, yalnızca desinatörün yapacağı bir çalışma olarak değil de, fabrikada üretim ve üretim planlaması yapan tüm sorumluların ortak çalışması ve katkısının sonucu olan bir çalışma olarak almak ve bunu sağlamak daha doğru olur. Bu çalışmalar müşteri istekleri ve günün moda eğilimleri doğrultusunda yapılmalıdır.
Bir kumaşın tasarımı için yapılan çalışmalara yapımı istenen mamul kumaşın önemli bütün özelliklerini belirlemekle başlanır. Daha sonra mamul kumaştan geriye doğru gidilerek üretimin her safhasındaki yarı mamullere ait özelliklerle, bu özellikleri sağlayacak üretim paremetleri ( makine ayar paremetleri ) ve teknikleri saptanır. Bu bakımdan önce mamul kumaşın iyi tanınması ve kumaş özelliklerinin neler olduğunu ve hangi etkenlere bağlı olduğunu iyi bilinmesi gereklidir.
Bir nesneyi tanımlamak o nesnenin çeşitli özelliklerini sıralamak ve belirlemekle mümkün olmaktadır. Kumaş özelliklerini belirleyen ve etkileyen etkenlerin çokluğu sistematik ve ayrıntılı bir incelenmeyi gerektirmektedir. Kumaş özelliklerini etkileyen etkenler hammaddeden, iplik özelliklerinden, kumaş yapı ve dokusundan ileri gelirler. Bu etkenler çok fazla olmakla beraber, mamul kumaş özellikleri olarak beliren sonuçlarını bazı temel pare metlerle tanımlama olanağı vardır. Bu konuya girmeden önce kumaşlarda istenen önemli özelliklerin neler olduğunu fazla ayrıntıya girmeden belirtmekte fayda vardır.
Kumaşlarda istenen özellikler her şeyden önce kumaşın kullanılacağı yere bağlıdır.

 
Moda olgusunun düzenleme içindeki en etkili yeri bu ve bundan sonraki verilerin araştırılması aşaması olacaktır. Modanın yaptırımları daha sonraki aşamalara dayayılarak etkinliğini sürdürecektir,Tasacumn estetik ve teknik problemleri çözümünde, tasarım öğelerinin sıra düzenine bağlı olarak, yapılacak çalışmalarla amaca yönelik başarı sağlanabilir Bir kumaşın tasarımında uygulanacak temel kurallar, kullanma yerine göre kumaşta elde edilmek istenen yüzey görünümü ile kumaşın yapısını ve dokusunu, bir başka deyimle kumaş konstrüksiyonunu bağdaştırmak amacıyla kumaş parametreleri arasında bulunması gereken bağıntıları belirleyen kurallar olacaktır.
Kumaş parametreleri arasındaki bağıntılar çok karmaşıktır. Ancak karmaşık bağıntıların çözümünü kolaylaştıran bazı durumlar bulunmaktadır. Öncelikle kullanma yerine göre kumaşın cinsi ve bu kumaşta elde edilmek istenen görünüm (estetik dizayn ) önceden belirlenebilir. Kumaş cinsi bir ölçüde kumaşın hammaddesini, iplik cinsini, yaklaşık gramajını içeren bir deyimdir. Kumaşta elde edilmek istenen görünüm ise örgü, iplik sıklıkları ve renk planlarına bir başlangıç noktası sağlayan dizayn ve motif büyüklüklerini verecektir. Diğer taraftan kumaş boyutları ve yüzey özellikleri de önceden saptanan ve bilinen öğelerdir.
Yukarıda açıklanan biçimde nitelikleri kabaca belirlenmiş olan bir kumaşın dizaynında bazı önemli gü
  Bir kumaşın analiz ve tasarımında gözetilen dört temel nokta vardır;
Estetik  : Güzel, çekici ve uyumlu bir yüzey görünümü elde etmek amaçlanır.
Teknik : Kumaşın dokunmasında, kullanımında, rahatlığı ve performansı amaçlanır.
Maliyet: Dokumada maliyeti en alt düzeyde tutmak amaçlanır 
 Şimdi bunları sırasıyla inceleyelim;

 1. Kumaşın estetik tasarım öğeleri

a) Biçim

b) Renk

c) Düzenleme

d) Struktur

2, Kumaşın teknik tasarım öğeleri

a-Sağlamlık                h-Kumaş örgüsü
b-Esneklik                  ı-İplik sıklıkları
c-Yumuşaklık            i-Kumaş kalınlığı
ç-Görünüm                j-Kumaş gramajı
d-Sıcak tutma            k-Atkı ve Çözgü renk planları
e-Nem çekme            l-Kumaş boyutları
f-Döküm                   m-Yüzey özelliği gibi.
g-Hammadde cinsi
ğ-İplik türü
bundan sonraki bölümünde tasarım öğelerinin önemini

tek tek vurgularken, moda olgusunun etkilerini ve tasarımcının

sorumluluklarını da birlikte ela alacağımla

KUMAŞIN ESTETÎK TASARIM ÖĞELERÎ

BİÇİMİ

Dokuma kumaşlarda biçimsel tasarlama işlemiş biçimi oluşturacak çözgü ve atkı hareketlerinin tekrar kavramına ulaşıncaya kadar sürdüreceği değişim alanının Ölçü alır. Biçim öğesinin tasarım içindeki düzenleme işlemi ritm kavramını oluşturmaktadır»

Biçim doğrudan doğruya ait olduğu nesnenin işlevine bağlıdır Tekstil tasarımcısı biçim-islav uyumu aşamasında titiz bir gözlemci sabırlı bir araştırmacı olmak durumundadır, Biçim karakteri oluşumunda tasarımcı çoğunlukla modanın koşullandırmalarıyım karşı karşıya kalabilir. Örneğin: Yetkili üst kurumlarca belirli zaman dilimleri (mevsim, sezon) için saptanan geometrik biçim karakterleri, tasarımcı tarafından değerlendirilip, özgün veya benzeşik ürünlere dönüştürülebilir. Bir kumaşın tasarımında gözetilen iki temel düşünceden biri güzel ve çekici bir yüzey görünümü elde etmeyi amaçlayan estetik düşünce, diğeri kumaşın kullanımındaki rahatlığı ve performansı amaçlayan teknik düşünce olmaktadır. Bunlardan başka ikinci derecede önemli olarak dokumadaki kolaylık ve maliyeti en alt düzeyde tutma kaygıları da bulunacaktır. Diğer taraftan kumaşın kullanma yeri hem estetik hem de teknik düşünceyi etkileyen ortak unsurdur. Yazlık ve kışlık kumaşlar arasında teknik özellikler açısından önemli farklar olduğu gibi, yüzey görünümü, bir diğer deyimle estetik dizayn bakımından da farklılıklar bulunur. Diğer taraftan, bir perdelik kumaşla bir kostümlük kumaş arasında hem görünüş hem kumaş karakteri yönünden önemli farklar olacaktır.

Tasarımın biçimsel kurgusundaki sonuca varışı bu konudaki alternatiflerin sürekli deneyimi ile başarıya ulaşacaktır,

  
RENK:

Renk kavramını değişik alanlardan yansıyan ışık miktarlarmdaki değişimler olarak tanımlamaktayız. însan gözünün renk algılayışı tümüyle göz yapısının saptayabildiği ışık ışınları ile dalga boylarına bağlıdır. Renk öğesi, diğer tasarım öğelerinin değerlerinin belirlenmesinde önemli bir organizasyon görevi yüklenmektedir. Bu yüzden, modaya yönelik tasarlama çalışmalarında, renklerin çizgisel ve lekesel alan etkinlikleri, temel renklerin seçimi, uygun bir renk armonisinin elde edilmesi, renklerin tasarlanan

efekti oluşturabilmek için hangi değerlerde kullanılacağının saptanması, renklerin birbirlerinden etkileniş biçimlerinin araştırılması ve hammadde özelliklerinin renkleri nasıl etkileyeceklerinin belirlenmesi gibi aşamalar, işleve yönelik bilinçli araştırma çalışmalarını gerektirmektedir.

_ . Dokuma ürünleri tasarlamalarında renk öğesi, renkli ipliklerin çözgü ve atkıda kullanım düzenini gösteren renk planları bütününde değer kazanır. Renk planları tasarım üzerinde, renkli çizgileri, renkli ekose efektleri, belirli renk planlarının yine belirli örgülere uygulanmasından elde edilen çeşitli küçük figürleri oluştururlar. Bunlar biçim öğesi olarak kullanılabildikleri gibi motifli kumaşlarda fonu yada motifi zenginleştiren yüzey özellikleri olarak da değerlendirilebilir. Moda olgusu renk öğesi değerlerinin belirlenmesinde de etkili bir rol oynar« Mevsimin renkleri, Dünya renk otoritelerini kararladığı renk karakterlerinden seçilir« Tasarımcının renk öğesini

kullanırken "moda renk" kavramından soyut düşünerek ürün tasarlaması, üreticiye, programlanan zaman dilimi içinde ekonomik problemler yaratacaktır,DÜZENLEME


Tekstil tasarımı diğer ürün tasarımlarından tasarımın kumaş en ve boyu yönünde tekrar etmesi nedeniyle farklıdır. Bu duruma ilave olarak tekstil tasarımında ürünün birden fazla renk kombinasyonunda sunulması tekstil tasarımını diğer ürün tasarımlarından ayırır. Bir kitabın illüstre edilmesinde veya iç dekoras-yonda yalnızca spesifik bir renk grubu ile çalışılırken tekstil tasarımı 3 veya 4 renk kombinasyonunda oluş-turulmalıdır. Çiçekli bir desen mavi, kırmızı ve yeşil kombinasyonlarda basılabilir ancak her bir kombinasyon farklı bir renk grubunu göstermesine rağmen tüm alternatiflerin benzer renk duygusunu vermesi arzulanır. Burada tüm renk grupları renk ilişkisi, ton (Açıklık veya koyuluk) ve kroma (Parlaklık- matlık) yönünden eşdeğer olmalıdır. Böyle eşdeğer renk grupları için aynı ağırlıkta oldukları söylenir ve renk kombinasyonu olarak adlandırılırlar. Renklendirme terimi renk gruplarının ağırlıklı karşılığıdır ve genel anlamda tasarımın renkli ifadesi anlamına gelir Belirli bir kumaşın birden fazla renk grubunda renklendirilmesi kumaş müşterisine daha önceden tasarlanmış bir iç dekorasyona (Duvar rengi , mobilya rengi ) uygun kumaşın seçimi için kolaylık sağlar. Özellikle ev tekstili en-düstrisinde üreticinin aynı ürünü birden fazla renk seçeneği ile tüketiciye sunabilmesi için aynı kumaşın çeşitli renk kom-binasyonlarında üretilmesi gereklidir. Ayrıca iç dekorasyon tasarımını kolaylaştırmak açısından baskılı kumaşın diğer kumaş grupları ile de kombinasyon oluşturması gerekir. Örnek olarak lacivert, mavi ve koyu yeşil renklerde (aynı ton ve kromada üç renk) yatak örtüsü öneren bir ev tekstili üreticisi bu üç yatak örtüsü ile üç kombinasyon oluşturacak bir perde için desen seçer. Yatak örtüleri gibi perdeler de farklı renkte olsalar da ilk bakışta aynı etkiyi vermelidirler. Aynı ağırlıktaki renk düzeninden uzaklaştıkça tasarımın görünümü de değişir. Böyle bir etki her zaman arzulanmaz, çünkü değişiklikler farklı iki tasarım etkisi uyandırır. Şekil 1. Belirli bir kumaşın farklı renklerde sunumu.

Renk Kombinasyonu Oluşturma Yöntemleri

Tasarımın başlangıcından itibaren, bir tasarım birden fazla aynı ağırlıkta renk grubu ile geliştirilebilir. İlk olarak bir renk seçilir ve ardından diğer renkler seçilerek desen taslağında kullanılırlar. Böyle kombinasyonlar ağırlıklı olarak tasarla-nırlarsa genel bir metot takip edilir. Öncelikle orijinal tasarımda bulunan renklerin listesi çıkarılır (Eğer örnek bir tasa-rımdan yola çıkılıyorsa o tasarımın renklendirmesi olarak adlandırılır). Tasarımı oluşturan desendeki renkler hakimiyet-lerine göre sıralanırlar. Örnek olarak orijinal desende baskın renk mavi, ikinci baskın renk yeşil, üçüncü baskın renk mor, ardından açık turuncu vurgular ve küçük miktarda açık kırmızılar olduğu varsayılsın. Bu renklerin renk çemberin-deki yerleri belirlenir. Her bir renk, renk çemberinde bir basamak ilerletildiğinde orijinal desendeki ile aynı renk ilişkisi-ne sahip bir kombinasyon elde edilir (Bu aşamada yalnızca birincil ve ikincil renk gruplarında atlama yapılır). Elde edilen yeni kombinasyonda baskın renk mor, ikinci baskın renk mavi, üçüncü baskın renk kırmızı, ardından sarı vurgular ve küçük miktarda sarı-turuncular bulunur. Genel bir kural olarak baskılı tekstiller sıcak, soğuk ve nötr olmak üzere üç kombinasyonda sunulurlar. Yukarda anlatı-lan örnekte orijinal renklendirme daha çok soğuk renklerden oluşmuştur. Sıcak bir seçim için III nolu alternatif gösteri-lebilir. Elde edilen kombinasyonlar potansiyel alıcıya olabildiğince seçme imkanı vermeli ve hiçbir kombinasyon görünüş olarak diğerlerine benzememelidir. Birbirine çok benzeyen iki kombinasyonu basmak firma için ilave bir maliyet oluştu-rurken alıcı için de seçim yapmak zorlaşır.Renk düzenlemeleri renk çemberinde birbiri ardına düzenlendikten ve en uy-gun seçimler yapıldıktan sonra, renk kombinasyonlarını hazırlamak için boyalar hazırlanır. Bu aşamada seçilen her renk orijinal tasarımdaki ton ve kromaya karşılık gelmelidir. Orijinal desendeki renklere karşılık gelen renkler bir arada değerlendirilmeli ve düzeltmeler her bir renk için eşit düzeyde yapılmalıdır. Bu durumda, renk kombinasyonlarına bir a-rada bakıldığında amaçlanan kombinasyon çeşitliliği elde edilmemiş olabilir. Bu yüzden renk kombinasyonu oluşturmak için renk çemberinde izlenen yöntemden ayrılacak olunsa da bazı değişiklikler yapılmalıdır. Renklendirmenin yapıldığı aşamada renklere periyodik olarak belirli bir mesafeden bakılmalıdır. Uygun renk olarak tanımlanan, birbiriyle yakın bir renk ilişkisine sahip renkler yakın bir mesafeden göze güzel görünürken, mesafe arttırıldıkça renkler arasındaki farklı-lıklar algılanmamaktadır. Ancak belirli bir desende bulunan ve aynı görünen iki rengi basmanın aynı maliyette olduğu söyle-nemez. Renk çemberinde sarının en açık, morun en koyu renk olduğu gözönünde bulundurulursa, bu iki rengin (Özel-likle sarının) diğerleri ile aynı ağırlıkta olmadığı farkedilir. Sarı veya morun desende baskın alanlarda kullanılmaması man-tıklı olacaktır. Mavi ile eşit kromada ve aynı tonda bir sarı oluşturmak mümkün değildir. Bu yüzden tasarımcı mor ve sarıyı kullandığı alanlarda dilediği duygu ve görünümü vurgulamak için renklerde değişiklikler (Hileler) yapmalıdır. Ta-sarımcı zamanla, çalışarak, tasarımı görerek, değiştirerek ve uygulamalar yaparak orijinal desenin duygusuna sahip olan ve onu tekrar etmeyen renklendirme metotları keşfeder. Burada taslak olarak anlatılan ve mükemmel renklendir-meyi sağlamaya yönelik olan aşamalar kesin formüller olmayıp, yaygın olarak kullanılan yol göstericilerdir.

Rengin Görünümünü Değiştirme

Hazır giyimde renklendirme genelde aynı ağırlıkta renk gruplarıyla hazırlansa da dekoratif (Süsleme amaçlı) renklendir-me için aynı kurallar izlenmez, çeşitli renk varyasyonları ile tasarımın görünümünü vurgulamak esastır. Bunun yanında renk, deseni tamamen değiştirmek için de kullanılabilir. Bu yöntem eski ve başarılı bir desenin bir firma tarafından ye-niden gündeme getirilmesi için kullanılmaktadır. Eski bir kumaşta renkler çarpıcı etkilerini yitirmiş olsalar da kumaşın deseni günümüzde yeniden popüler olabilir. William Morris tasarımlarının erguvan, pembe ve yeşil tonlarda bayan giyiminde belirli bir sezon popüler olması gibi, döşemelik bir desen yeniden renklendirilerek dış giyimde kullanılabilir. Muhafazakar renklerdeki bir desen parlak tonlarda mayo kumaşı olarak basılabilir.Kumaşlar; renklendirme aynı ağırlıkta olmasa da, belirli benzerlikler korunacak şekilde renklendirilebilirler. Örnek olarak bir OMBRE tasarım renk ilişkisine karşılık gelen parlak, kurşuni ve pastel versiyonlarda renklendirilebilir.Çok renkli bir desen, monoton veya iki renkli olarak yeniden basılabilir. Böylesi bir etki ile tamamı farklı görünen aynı zamanda daha ucuza mal olan tutarlı tasarımlar elde edilir. Çünkü renk sayısının azaltılmasıyla şablon sayısı da azaltılmış olur.

Renk Kombinasyonlarının Sunumu

Renk kombinasyonlarının sunumundan önce renkler hazırlanır, yeni renk kombinasyonunda kullanılacak tüm renkler se-çilir ve orijinal desenin küçük bir bölümü yeni renk kombinasyonlarının her birine göre boyanır. Orijinal tasarımın sol üst kısmı veya herhangi bir bölümü tasarımda kullanılan tüm renkleri gösterecek şekilde renklendirilir. Renklendirme orijinal desen-de yapıldığı şekilde yapılmalı; aynı kağıt, aynı transfer metodu, düz yüzeyler düz, noktalar eşit yoğunlukta olmalıdır. Kumaşa baskı işlemi yapılırken her renk için bir şablon kullanılır. Basılacak her renk için o rengi gösterecek işaretler eklenmelidir. Renk işaret-leri açık renkten koyu renge doğru veya hakim renkten daha az olan renge doğru tekrar edilmesiyle aynı sıradaki renk işaretlerinin desende aynı figürü göstermesi sağlanır. Tasarımcının referans oluştur-mak amacıyla hazırladığı renk kombinasyonlarından numuneler biriktirmesi ve boya reçetelerini muhafaza etmesi gerekir. Böylece desen için elde edilen kombinasyonun alıcı bulması halinde boya reçetelerinin yeniden oluşturulması için zaman kaybı yaşanmaz. .

 

 

Özgürlük ve kişisellik bu derece desteklenince, kullanımı pastel renklere göre daha zor olan parlak ve güçlü renkler boya tenekelerinden çıkarak duvarlara, kumaşlara, zeminlere yayılmaya başladılar. Mevsimin de etkisiyle çoğalan pembe-beyaz birlikteliği, seçilen pembenin tonuna göre romantik ya da çekici atmosferler oluşturabiliyor. Ege;nin iki kıyısına da çok yakışan türkuaz, beyazla birleştiğinde dinlendirici ve dengeli, turuncuyla kullanıldığında ise göz alıcı mekânlar oluşturuyor. Görsel ısısı çok yüksek olan turuncu, olumlu enerjisi ve eğlenceli karakteriyle, modern düzenlemelerin de vazgeçilmezleri arasında. Koyu ya da natürel tonları ağırlıklı olarak kullandığınız bir mekána kıpkırmızı bir detay yerleştirip yarattığı sihirli etkiyi seyretmek de bir seçenek olabilir. Dolayısıyla, klasik kuralların içinde kalmak yerine, renkleri ruhunuzla kombine ederek kendi ararenklerinizi oluşturabilirseniz,

Renk mi, natürellik mi?

 bu iki seçenek arasında kararsız kalıyorsanız, her iki grubun taraftarlarını bir dinleyin! Natürel renkler huzur, parlak renkler ise enerji katıyor iç mekânlara.

 

a) Krem bir kabuk içinde yaşamak

b)Turuncu bir hikâye yazmak.

 Renklerin içinde yaşamak, insanın moralini ve enerjisini yükseltiyor. Egzotik, seksi ve duyguları uyarıcı renkler, natürel paletlerin sahip olamadığı bir güce sahip. Hem bembeyaz bir küpte yaşamanın ne zevki var ki?

 

Hepimizin başına birçok defa gelmiştir; güzel bir mor, perde olduğunda gözünüze çok rahatsız edici gelebilir, ya da süper bir yeşil, koltuğunuzu kapladığında, mutasyona uğramış dev bir kurbağa gibi durabilir.  


Denge ve Uyum

 kullanacağınız renkleri belirlemede denge ve uyum, size yol gösterecek anahtar kelimeler olmalı. Bir rengin diğeri ile ilişkisi, yeni şemanız için önemli bir başlangıç olacağından, bu ikiliyi göz ardı etmemekte fayda var.  

Mekanın daha geniş görünmesi için

Renklerin dili

Kırmızı, sarı ve turuncu sıcak renk grubuna girer ve fazla klasik olmayan küçük evler için idealdir.

Mavi, mor ve bordo ise soğuk renklerdir ve genellikle klasik desenler için uygundur.

Yeşil ise tam bir denge rengidir. Tonlarına göre her ortamda rahatlıkla kullanılabilir. Açık, fıstık yeşili gibi tonlar spor ve minimalist desenler için idealken, koyu nefti tonlar daha klasik desenler için uygundur.

 

 Ruh halini de etkiliyor

Renkler; canlı, baştan çıkarıcı, dinlendirici, belirsiz, kışkırtıcı, huzurlu gibi bir çok şekilde tanımlanırlar.

Çoğu zaman renklere karşı tepkilerimiz doğuştandır, buna rağmen bazı renkler kültürel olarak bize kodlamış ya da öğretilmiştir. Örneğin, kırmızı heyecan verici tutkulu bir renk olarak bilinirken, yeşil daha pasif bir renk olarak algılanır. Açıklanamaz bir şekilde pembenin belli bir tonu sakinleştiricidir. Bazı kültürlerde beyaz hayatı, diğerlerinde ise ölümü sembolize eder.

 

Hangi renk?

 

Kırmızı

Kırmızının kan basıncını yükselttiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kendisi emici bir renk olup, sürekli büyüyormuş izlenimi verir.
Sarı

Sarı güneş ışınları gibi sıcaklık ve ışık yayar. Gözü en yoran renklerden biri olarak nitelense de Sarının yasal olan ilmi inanışa göre, metabolizmayı hızlandırdığı ve hafızayla konsantrasyonu kuvvetlendirdiği bilinmektedir. Yağ sarısı gibi soluk sarılar samimi ve davetkârdır . Ancak canlı bir sarı, tiksinme duygusu yaratabilir.

 

Turuncu

Turuncu her şekilde karşımıza aldatıcı bir kışkırtıcılıkla çıkar. Coşkun turuncu aynı kırmızı gibi iştah açar. Turuncuyu sakinleştiremezsiniz, tonunu açtıkça çamurumsu ve sıkıcı bir hal alacaktır. Ama ten renginin tamamlayıcısı olduğu için, şeftali gibi hafif tonları nötr renk grubuna girer. Parlak turuncu tonları en iyi belirli yerleri vurgulamak amacıyla kullanılır.

 

 

Yeşil

Yaşamın ve çimenin rengi yeşil, birçok tonuyla maviden daha huzur vericidir. Yeşil sinirleri yatıştırır, Odaklanması ve hemen hemen her renkle uyum sağlaması en kolay renk olduğu için yeşil, vazgeçilmezdir  


Mavi

Denizin ve gökyüzünün rengi mavi, sakin bir renktir. Özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde popüler olduğu için güveni temsil eder. Bazı maviler, her nasılsa soğuk ve kederli olarak ün yapmışlardır;  


Mor

Günbatımı gibi kısa ömürlü bir renk olan mor, tıpkı turuncu gibi mekanlara tat katmak amacıyla kullanılır. Popülaritesini iki faktöre borçludur: İyileştirici aynı zamanda romantik olmasına ve uykusuzluk problemine çare olmasına. Bu yüzden mor, yaygın olarak yatak odaları için önerilir.

 

(Biçim-fon) dayanışma ilişkisinden çıkılarak yapılan yüzeysel organizasyonu "düzenleme" olarak tanımlamaktayız. Düzenlenmiş yüceyi oluşturacak öğelerin yüzey üzerinde denetimli aralıklarla yinelenmeleri ise ritm"kavramını yaratır. Düzenleme işleminde çözümlenecek en Önemli sorun biçim-fon ilişkileri ve biçimlerin birbirlerine göre konumlarıdır, ligim-fon ilişkisinden yararlanarak veya biçimlerin birbirlerine göre konumlarını dikkate alarak çeşitli organizasyonlar yapılabilir. Tasarımcı, düzenleme aşamasında? biçimin etkinliğini anlatmak istediğinde, tekdüzelik kavramını olanaklar ölçüsünde zorlamalı sıklık, seyreklik, durgunluk, yumuşaklık, uzaklık, yakınlık, boşluk

etkilerini aramalıdır

 

 Bu amaçlar doğrultusunda yapılacak yüzey değerlendirmeleri sonucuı biçim öfesi, renk öğesi ile desteklenip, işlevin gereklerine ters düşmeyecek ve tasarıma görsel bir çarpıcıiık kazandıracaktır. Tasarımın düzenleme aşamasında da moda olgusunun yönlendiricileri etkilidir. Biçimlerin ve renk raporlarının düzenleri yine moda otoriterlerine belirlenen karakterlerle, yeni tasarıma yansıyacaktır


STRUKTUR:

Nesnenin yapı özelliğini ve yüzey karakterini anlatan, çeşitlemelerinin ritm kavramını oluşturduğu (görsel, dokunsal) tasarım öğesini doku olarak adlandırmaktayız. Struktur ise bir uzay parçasını örgülemiş dokudur, Strüktürün tasarım içindeki etkileri, düzensiz veya düzgün olabilir. Tasarım bütününde oluşturulmak istenen doku çeşitlemeleri

ile, tekdüze bir görünümden kaçınmalı, sıklık, seyreklik, yumuşaklık, durgunluk, uzaklık, yakınlık, boşluk etkileri aranarak ağırlıklı anlatılmak istenilen tasarım öğesi desteklenmelidir Dokuma kumaş tasarımlarında Struktur«öğesi? iplik cinsinin

(karakterinin), örgünün (teknik yapının) ve apre işlemlerinin oluşturdukları ortamlarda etkinlik kazanmaktadır. Kullanılan sıklıklar örgü türüne göre tasarım yüzeyinde gözenekler, çöküntüler, çıkıntılar, kırıklar oluşturmak yada düzgün bir yüzey

sağlama yönünde kullanılabilirler Strüktürel değerlerin belirlemeleri de, modanın sorumluluğundadır. Moda her yıl yeni bir strüktürü veya geçmişte dönümünü tamamlamış bir strüktürü yeniden önerebilir. Tweed, balıksırtı, kaşe, krep, tafta gibi kumaş Struktur1erinin yıllardır üretilmesi bu konunun en belirgin örnekleridir

KUMAŞIN TEKNİK TASARIM ÖĞELERİ
Dokuma kumaş tasarımı yüzeysel olmayıp, yapısaldır. Bu yüzden estetik tasarının teknik açıdan çözümünü gerektirmektedir. Herhangi bir yapı elemanında olduğu gibi, kumaşın da elyaf dediğimiz bir malzemesi, iplik dediğimiz yapı elemanları ve örgü dediğimiz bir iç yapı kurgusu vardır. Kumaş, önceden hazırlanmış çözgü iplikleri arasından geçirilen atkı ipliğinin çözgü iplikleriyle yaptığı bağlantı ya da kesişmelerden meydana gelir. Çözgü iplikleri: eksantrikli ve armürlü tezgahlarda gücü çerçevelerinin, jakarlı tezgahlarda ise jakar iplerine bağlı gücü gözlerinin aşağı ya da yukarı hareket ettirilmesi sonucu biri altta diğeri üstte iki gruba ayrılarak aralarında ağızlık adı verilen bir boşluk meydana getirirler.
Atkı ipliğini taşıyan elemanın ağızlık içinden geçirilmesi ile atkı ipliği çözgü iplikleri arasına sokularak kumaş örgüsü meydana getirilir. Gücü hareketiyle her atkı atımından önce yeni ve değişik düzende bir ağızlık açılır. Ancak çözgü tellerinin gücü gözlerinden geçirilişi tahar planında gösterilen belirli bir düzende olduğundan eksantrikli ve armürlü tezgahlarda her çerçeve bir grup çözgü telini kontrol edecektir. Bu nedenle çözgü iplikleri ancak çerçeve ya da jakar platin sayısı kadar değişik hareket yapabilirler.
Bu sınırlama; Armürlü tezgahlarda 18 -20 çerçeve.
Jakarlı tezgahlarda 600, 1200, 2400,...., gibidir
Atkı yönünde dizayn büyüklüğünü kısıtlayan bir etkendir. Bununla beraber dizayn içinde aynı çözgü hareketlerinin tekrarı ya da dizaynın simetrik bölümlerden olması daha büyük dizaynların elde edilmesini sağlar. Ancak, gücü çerçevesi ya da jakar platin sayısı tezgahın dizayn kapasitesi olarak tanımlanır.

Kağıt üzerindeki dizaynın aynı boyutlarda elde edilmesini güçleştiren diğer bir etken iplik kalınlığıdır. Bir dizaynı elde etmek için yukarıda açıklandığı gibi belirli sayıda çözgü hareketi ve atkı kesişmeleri gerekmektedir. İplik fazla kalınsa istenenden daha büyük bir dizayn, ince ise daha küçük bir dizayn elde edilecektir. O halde kullanılması düşünülen iplik numarası da kısıtlayıcı ikinci bir etken olmaktadır. Jakarlı tezgahlarda dizayn büyütmek için dizim değiştime maliyeti oldukca fazladır.
Kağıt üzerindeki dizaynın aynı biçimde ya da formda elde edilmesindeki güçlük ise dokuma tekniğinin desinatörü zorladığı kısıtlamalardan ileri gelmektedir. Form yönünden netliği sağlamak için fazla çözgü hareketi kullanmak gerekecektir, ancak tezgah kapasitesi yetmeyebilir. Bu nedenle büyük ve motifli dizaynlar daha çok jakarlı (1200'lü - 2400'lü ) tezgahlarda ya da çerçeve sayısı fazla olan (genellikle 18 çerçeveye kadar) armürlü tezgahlarda elde edilebilir. Renk yönünden ise, atkı sellektörleri atkı olarak kullanılabilecek renk sayısını ve atkı renk sırasını kısıtlamaktadır


 MALZEME

Dokuma ürünleri oluşumunda kullanılan tüm malzemeler fiziksel bir strüktûre (kolloidal bir yapıya) sahiptirler* Bu temel özelliklerinden dolayı dokuma endüstrisinde kullanımlar mümkün olmaktadır. Günlük yaşantımızda değişik kullanım amaçları için değişik özelliklerde malzemelerden oluşturulmuş kumaşları tercih etmekteyiz  Dokuma kumaşların birçoğu vücut üzerine giyilmek veya kaplandığı mobilya üzerinden vücuda değmek için yapılırlar Bu nedenle kumaş herşeyden önce malzemesi ile dokunma duyusuna hitap e temektedir » Malzemenin işleve uyumu kullanıcı seçiminde önemli bir

karar öğesi olacaktır» Günümüzde dokuma hammaddesi olarak kullanılan, sayısı bini

geçen elyafların içinden tasarım İçin yapılacak seçimlerde yine moda etkilidir, Yünlü, pamuklu, ipek, keten, sentetik ve karışıra malzemelerle oluşturulan Ürünleri değişken ağırlıklarda moda önermektedlr*

KUMAŞ YAPISI Kumaşı, tekstil elyaflarının belirli bir düzen içinde bir araya getirilmesi ile oluşturulan, düzgün yüzeyli doku olarak tanımlamaktayız Dokuma kumaşlarda kumaş yapısı? atkı ve çöıgü denilen, iki dizi birbirine paralel ipliğin kumaş yüzeyinde dik açı ile kesişe tlrllirken, belirli düzenlerde birbirine bağlanması ile oluşurTek atkı ve tek çözgü ilişkisi ile bağlanan basit kumaş yapılarının yanı sıra, daha karmaşık yapılarda, çeşitli işlevler için kullanılırlar. Kumaşın İstenen Ağırlık, Yapı Ve Dokuda Elde Edilmesi
Kumaş ağırlığı, kumaşın atkı ve çözgüsünde kullanılan iplik kalınlıkları ve sıklıklarına bağlı olarak değişmektedir. Kumaş ağırlığını, dokuma ve apre çekmeleri ile apre işlemleri sırasında ortaya çıkan ağırlık kayıpları da önemli ölçüde etkilemektedir. Kumaş yapı ve dokusunu ise iplik özellikleri, iplik sıklıkları ve kumaş örgüsü ortaya koyar. Bu etkenler kumaşın; kalınlık, sağlamlık, esneklik, döküm, yüzey sertliği, yüzey görünümü, dayanıklılık ve gözeneklilik gibi geometrik ve mekanik özelliklerini belirler.
İstenilen ağırlıkta bir kumaş elde etmek için uygun kalınlıkta iplikleri uygun sıklıkta kullanmak gerekir. Diğer taraftan belirli kalınlık ve sıklıklarda kullanılan iplikler, örgü cinsine göre çok sert ya da dökümsüz, çok kalın ya da gevşek, sağlam ya da dayanıksız bir kumaş yapısı verebilirler. Bu bakımdan istenilen ağırlık, yapı ve dokuda bir kumaş elde etmek için öncellikle uygun iplik cinsinin ve kumaş örgüsünün seçilmesi, daha sonrada iplik numarası ve iplik sıklıklarının saptanması gerekir. Kumaş örgüsü, iplik numarası ve iplik sıklıkları arsındaki bağlantıları çözülmeyen çeşitli sıklık teorileri geliştirilmiştir. Örgü seçimi ise başlı başına ayrı bir konudur. Örgü hem estetik dizaynın yapı taşı hem de kumaş ağırlığının ve yapısını etkileyen önemli bir etkendir.Bu etkenlere gerektiği kadar özen gösterilmez ise kumaş ya gerektiğinden sıkı veya gevşek olur. Tehlikeli olan gevşek olmasıdır bunu kumaş açma yapıyor şeklinde ifade deriz. Çözgülerin ve atkıların elle iki tarafa kaydırılası mümkün oluyorsa kumaşın açma yaptığı belirlenmiş olur. Kumaş mamul hale gelinceye kadar çeşitli biçim değişikliklerine uğrar. Bunlar dokuma çekmeleri, apre çekmeleri, yüzey değişiklikleri ve ağırlık değişmeleri olarak özetlenebilir. Bu değişimlerde hammadde ve iplik özellikleri, örgü türü, uygulanan apre işlemleri etkindirler. Kumaş tezgaha alınırken bütün bu değişimler tahmin edilerek kumaşın tezgah üzerindeki boyutları ve kullanılacak olan iplik miktarları hesap yoluyla bulunur. Bu hesaplamalarda bazı kurallar gösterdiği gibi deneyimler ve bilgilerden de faydanılması zorunlu olmaktadır.
Bütün estetik ve teknik özellikleri saptanmış olan kumaşı elde etmek için bir tek formül ya da yöntem olamayacağı yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacaktır. Tasarlanan bir kumaşı elde etmede kullanılacak çok sayıda etken ve çeşitli seçim olanakları bulunmaktadır. Diğer taraftan çeşitli etkenler arasında tam bağlantılar bulmak da zordur. Ancak ikişer, üçer öğeden meydana gelen gruplar olarak ele alınan bu etkenler arasındaki bağlantıları belirleyen genel kurallar ya da formüller bulunabilir. Her tasarım probleminde olduğu gibi bir kumaşın tasarımın da desinatörün seçim olanaklarını kullanarak, genel kurallar ve yöntemlerden yararlanarak yaratıcı bir çalışma yapması gerekecektir. Bir yıl fantazi dokuma kumaşlar çokça üretilirken, bir başka yıl jarse veya triko kumaşlar moda olabilir Armürlü dokuma kumaş yapıları ile jakarlı dokuma kumaş yapıları arasında oluşabilecek tercihlerde de moda söz sahibidir

Çağdaş endüstri tasarımı fikri, yaşama giren herşeyin kullanıcı ile olan ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Gelişmiş kullanıcılar , geliştirilmiş, özenle tasarlanmış ürünleri isterler Tasarlanan ürünün işlevi; estetik ve teknik tasarım öğelerinin, kullanım amacına uygunluğu ölçüsünde belirlenir. îşlev ayni, kullanım alanları farklı olduğu durumlarda, endüstriyel kumaş tasarım problemlerine farklı yaklaşımlarla çözüm

aramak gerekir, Eğitim için yapılan çözümlerde çıkış noktası işlev

fikridir- İşlevin belirlenmesi ile başlıyan estetik ve teknik

tasarım kurgusu'birbirinin devamında ürünü oluşturacaktır, ürün

işlevin özelliklerini kapsamaktadır* 0 haldef çıkış noktasındaki işlevin gereklerine ulaşmak, temel amaç olacaktır. Endüstri içinde ise çıkış noktasın belirli bir işlev gereği,

daha önce bitirilmiş ürün örneği olabilir, Sözkonusu bu ürün örneğini belirlemede moda olgusu yine etkilidir. Tasarımcının etkinliği, eğer istenirse, alternatiflerin oluşumu ile sınırlandırılabilir, îşlev faktörü zaman, zaman alternatiflerin çoğunluğu açısından

elastikiyete sahiptir, örneğin: erkek spor ceketliği için gerçekleştirilen bir tasarım, (dokuma kumaş) kadın giyimi (eteklik, tayyör^ mont) gibi işlevlerin gereklerine cevap verebilir, Bu konum kumaş aşamasında bitirilen ürününt daha geniş bir alıcı kitlesi

oluşturabileceğinin göstergesidir* Buraya kadar ki anlatımız da? tasarım öğelerini birbir açıklarken moda olgusu ile olan ilişkilerinden söz ettik, Bir giyim tekstili dokuma ürünü oluşumunda, moda sözcüğü ile anlatılmak istenen büyük etkinin niteliği nedir, nasıl oluşur? kısaca moda nedir? Moda sözcüğü herkesin belleğine, belirli değerlerle yerleşmiştir Günümüzde moda olayının en etkili biçimde konfeksiyon ürünü giysi üzerinde canlılık kazandığı açıkça görülmektedir, Konfeksiyon üretimi, toplu üretim sistemi olduğuna göre, giysi işlevi? Kökeninde tekstil endüstrisine bağlı bir ürünü anlatmaktadır. Bu ürünün oluşumu öncesinde, tekstil hammaddesinin eldesiyle başlıyan, işlenmesi, iplikten dokumaya, dokumadan bitim işlemlerine dek süren düzenli

bir üretim programı vardır. Mamul kumaşın oluşumu sırasında başlıyan "Moda" kaygısı, boyut değiştirerek, giysiyi oluşturacak bir başka bağımlı yan sektörde süreklilik kazanır.

Moda tümüyle kişiye ve kişiyle bütünleşen yaşam biçimine özgüdür. Çağdaş anlamdaki bu olgu psikolojik, psikososyolojik ve ekonomik yanlarıyla değerlendirilmelidir» Bu yüzden moda ancak gerçek anlamda değişmeye inanıp, bu yolda çaba gösteren toplumlarda ortaya çıkar

Günümüzde, moda kavramına uzak çağdaş bir tekstil tasarımcısı düşünmek mümkün değildir» Artık tasarımcının sorumluluklarının hacmi de. zorunlu olarak büyümüştür. Tasarımcının varlığı? yanlızca kumaşın üretimi içinde değil, sonrasında işlevin gereklerine uygun formun (tekstilde giysinin) oluşumunda da önemlidir  Her iki alandaki tasarlama sorumluluğu bazen bir kişi (Tekstil "kumaş" tasarımcısı) , bazen de iki kişi (Tekstil "kumaş" tasarımcısı / moda tasarımcısı "stilist") tarafından yükümlenilebilir

Ülkemizde tasarımcının sorumlulukları konusunda, sancılı bır karmaşa hala sürüp gitmektedir. Bugün bile, "Çağdaş Moda Tasarımı konusunda, örgütlenmiş,' bağımsız bir akademik eğitimin oluşturulması, bu konuda sahipsiz kalan tasarlama sorumluluklarının çoğunlukla yanılgı dolu çözümlerle saptırılmasına neden olmuştur.

Amaç yanlızca giyim tekstili dokuma ürünlerinin oluşumu değil, ayni zamanda, işlevsel problemleri çözülerek, çağdaş bir estetik anlayışla seçkin kalitelere yönelik, özgün giyim tekstili ürünlerine ulaşmaktadır Ancak bunu başarabildiğimiz oranda, Dünya  tekstili ürünleri pazarlarında etkili ülkelere rakip olabiliriz.

 

 
Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol