KUMAŞ YAPISI
Günümüzde dokuma makineleri çok büyük hızlara ve değişik mekanizmalara ve farklı sistemlere sahip olsa da istenilen kumaşın oluşturulması için yapılan işlemler hepsinde aynıdır. Dokuma kumaşlar yapısı itibariyle karmaşıktır. Dokuma kumaşların yapısal
özelliklerini ve kumaşın kullanımı esnasında meydana gelen tepkileri açıklayabilmek için kumaşların kesit geometrilerinin sayısal parametreleri ile belirlenmesi gerekir. Bu nedenle araştırmacılar tarafından çeşitli kumaş geometrileri ortaya konulmuştur. Bu konuda Peirce, Kemp ve en son Hamilton çeşitli geometriler modeller geliştirmişlerdir.
Kumaşın geometrik yapısının belirlenmesindeki en önemli faktörler çözgü ve atkı ipliklerinin numarası, sıklığı ve örgüsüdür. Ancak o zaman dizayn edilen kumaşın geometrik yapısı kesinlik kazanır ve buradaki parametreler belirlenir. Çok önemli olan sıklık faktörü burada ortaya çıkmaktadır. İlk sıklık teorisi 1890 yılında Ashenhurst tarafından geliştirilmiştir. Zamanla çalışmalarını ilerleten Ashenhurst daha sonra kendi teorisinde değişiklik yapmıştır. 1907 yılında Armitage teorisini geliştirmiş, Law ise 1922 yılında Ashenhurst’ un teorisine bağlı kalarak farklı formüller geliştirmiştir. 1931 yılında Brierley daha değişik bir formül geliştirmiş, bu çalışmaları 1969 yılında Von Bergen’ in çalışmaları izlemiştir. 1952 yılında Brierley
daha geniş ve detaylı çalışmalarını yayınlamıştır. Wiechmann, Satlow, Snowden, Suteliffe gibi araştırmacılar da sıklık üzerine teoriler geliştirmiş fakat bunlar çok kullanışlı bulunmamıştır
Kullanım amacına, müşteri isteklerine uygunluk derecesi olarak tanımlanabilen kumaş performansı içerisinde dayanım, tutum, boyutsal stabilite, pilling ve konfor özellikleri gibi birçok özelliği bulunmaktadır. Kumaş performansı elyaf ve iplik özelliklerinden, kumaşın yapısından ve kumaşın gördüğü birçok terbiye işlemlerinden etkilenmektedir. Kumaş performansını sayısal olarak tespit
edebilen birçok test metodu bulunmaktadır. Kumaş performansını etkileyen parametreler arasında bulunan kumaş yapısı, birçok faktörden oluşur. Bunlar hammadde, iplik türü, iplik bükümü, örgü yapısı,
dokuma makinesi, bitim işlemleri, kullanım amacı v.b. faktörlerdir.
Hammadde, kumaşta temel özellikleri başta dayanıklılık ve tuşe olmak üzere geçirgenlik ve koruyuculuk özelliklerini etkilemektedir. Kumaşın ekonomik özelliği de büyük oranda hammaddeye bağlıdır. İplik türleri incelendiğinde ise değişik üretim sistemlerinde oluşturulan ipliklerin farklı özellikleri nedeniyle liflerin arasındaki hava boşlukları miktarı değişmektedir. Bu çap farklılığı yaratmakta olup böylelikle
kumaş konstrüksiyon hesapları değişmektedir. Bükümün genel anlamda ipliğin kumaş oluşumu sırasında uğrayacağı gerilim kuvvetlerine karşı yeterli mukavemeti sağlayabilmesi gerekmektedir. Bu nedenle büküm kumaşın mukavemetini, tuşesini, görünümünü ve ekonomikliğini etkilemektedir. Dokuma makinesinin çekme-salma sistemlerinden ve çalışma hızından kaynaklanan çözgü gerginliği ile tefenin atkıyı sıkıştırdığı andaki ağızlık durumu da kumaş yapısı üzerinde önemli etkilere sahiptir. Bitim işlemleri üretim sırasında mukavemeti ve elastikiyeti sağlayıcı bir takım maddeleri üzerinde bulunduran ham kumaşı bunlardan arındırmakla başlayan, renklendirme ve bazı özel tuşe işlemlerine kadar, bir çok aşamayı kapsayan proseslerdir. Bu işlemlerden bazıları kumaş boyutlarında önemlidir. Bazıları ise
kumaşı stabil hale getirir. Özellikle bu değişimler göz önüne alınarak konstrüksiyonlar belirlenmelidir.
Kumaşın öncelikle sağlamlık, tuşe ve özellikle de görünüm olmak üzere hemen hemen tüm özellikleri üzerinde etkisi olan örgü yapısı ve çeşitliliği ise temel bir faktördür. Bu nedenle örgünün çeşitli çalışmalarda etkisi incelenmiştir. Bu incelemelerden yola çıkılarak başlatılan bu tez çalışmasında biraz daha detay faktörlere inilerek bir çalışma hedeflenmiştir. Daha önceki çalışmalarda sıklık ve
temel örgüler baz alınıp yapılan performans testlerinin sonuçları karşılaştırılmış ve çeşitli bulgular elde edilmiştir. Bu çalışmada ise bir temel örgü seçilip bu örgüden yola çıkılarak elde edilen çeşitli doku türlerinin kumaş performansı ile ilişkileri araştırılmıştır. Özellikle büyük ve küresel bir rekabet içinde bulunan tekstil sanayiinde artık her üretim birimi koleksiyon hazırlamakta ve müşterilerine
sunmaktadır. Kolleksiyon hazırlarken bir kumaş tipi üzerinde çeşitli örgüler kullanılmaktadır. Kumaş tipinin ana örgüsüne bağlı kalınarak oluşturulan bu yeni doku türleri ile dokunan bu kumaşlar bazen performans olarak ana örgüyle dokunmuş kumaşın performansından uzaklaşmaktadır. Bunu engellemek için bu türev örgüleri çok dikkatle seçmek ve kullanmak gerekmektedir.